Translation of "Perdão" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Perdão" in a sentence and their turkish translations:

Perdão!

Özür dilerim.

Perdão.

- Affedersiniz.
- Özür dilerim.

Pedi perdão.

Özür diledim.

- Desculpa!
- Desculpe!
- Perdão!

Affedersin!

- Preciso te pedir perdão.
- Eu tenho que te pedir perdão.

Senden özür dilemeliyim.

Ele me pediu perdão.

O affımı rica etti.

Perdão por chegar tarde.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.

Perdão, mas eu te amo.

Üzgünüm, seni seviyorum.

Perdão, quem é esta mulher?

Affedersiniz, bu kadın kim?

- Perdão.
- Com licença.
- Desculpa!
- Desculpe!

- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.

Perdão, mas quem é você?

Affedersiniz ama siz kimsiniz?

- O que você disse?
- Perdão?

Affedersiniz.

Perdão, mas não me apercebi disso.

Üzgünüm, onu fark etmedim.

A princesa implorou perdão ao imperador.

Prenses imparatordan af diledi.

- Eu acho que você deveria pedir perdão a ele.
- Creio que deverias pedir-lhe perdão.

Sanırım ondan özür dilemelisin.

Perdão, onde fica o ponto de táxis?

Pardon, taksi durağı nerede?

Pedi perdão por ter cometido um erro.

Ben yaptığım hata için af diledim.

Linda, em prantos, implorou perdão a Dan.

Linda Dan'a affetmesi için ağlaya ağlaya yalvardı.

É mais fácil pedir perdão que obter permissão.

Af istemek izin almaktan daha kolaydır.

- Desculpa!
- Desculpe!
- Lamento.
- Perdão!
- Me desculpe.
- Sinto muito.

Özür dilerim!

"Você deveria pedir perdão a ela." "Nem pensar!"

"Ondan özür dilemelisin." "Kesinlikle hayır!"

- Você não tem de pedir perdão.
- Não precisa se desculpar.

Af istemek zorunda değilsin.

- Perdão, Jorge! Não tinha te visto!
- Desculpa, Jorge! Não te vi!

Affedersin, Jorge! Seni görmedim.

Se você quer seu perdão, precisa confessar o que você fez.

Onun affını istiyorsan yaptığını itiraf etmelisin.

O ciclo interminável de vingança só pode ser quebrado pelo perdão.

İntikamın sonsuz döngüsü sadece affedilerek kırılabilir.

Eu imploro o teu perdão, poderia repetir o que você acabou de dizer?

Affedersiniz, az önce söylediklerinizi tekrarlar mısınız?

- Desculpe bombardear você com tantas perguntas.
- Perdão por bombardear você com tantas perguntas.

Bir sürü soruyla seni bombardıman ettiğim için üzgünüm.

- Perdão, quem é você?
- Desculpe, quem é o senhor?
- Desculpe, quem é a senhora?

Affedersiniz. Siz kimsiniz?

Eu pedi a Deus uma bicicleta, mas eu sei que Deus não funciona assim. Então eu roubei uma bicicleta e pedi perdão.

Tanrıdan bir bisiklet istedim ama Tanrı'nın o şekilde çalışmadığını biliyorum. Bu yüzden bir bisiklet çaldım ve af diledim.

- Desculpe-me, eu fiz o que pude.
- Sinto muito, fiz o melhor que pude.
- Perdão, eu fiz o melhor que me foi possível.

Üzgünüm, elimden gelenin en iyisini yaptım.

- Desculpe-me por ligar tão tarde. Eu só queria ouvir sua voz.
- Perdão por estar ligando tão tarde. Eu só queria ouvir tua voz.

Bu kadar geç vakitte aradığım için üzgünüm. Sadece sesini duymak istedim.

Quando eu era pequeno costumava rezar por uma bicicleta. Então eu percebi que Deus não trabalha desse jeito. Assim, eu roubei uma bicicleta e rezei por perdão.

Ben gençken bir bisiklet için dua ederdim. Sonra Allah'ın bu şekilde çalışmadığını fark ettim. Bu yüzden bir bisiklet çaldım ve affetmesi için dua ettim.

- Me desculpe por estar atrasado.
- Por favor, me perdoe por chegar tarde.
- Por favor, me perdoe por ter chegado tarde.
- Perdoe-me por me atrasar.
- Perdão por chegar tarde.
- Por favor, desculpe o meu atraso.
- Peço desculpa por estar atrasado.
- Desculpe o atraso.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Lütfen geç kalışımı bağışlayın.
- Lütfen geç geldiğim için beni bağışlayın.