Examples of using "Licença" in a sentence and their turkish translations:
- Lütfen beni affet.
- Affedersiniz.
Affedersiniz, burada mı çalışıyorsunuz?
Affedersiniz, bunun maliyeti nedir?
- Affedersiniz, bu kaç para?
- Affedersiniz, bunun fiyatı nedir?
Affedersiniz, içeri girebilir miyim?
İzinliydim.
Affedersiniz, ben geliyorum.
- Bir sürücü belgesine sahip misin?
- Sürücü belgeniz var mı?
- Şoför ehliyetiniz var mı?
Tom'un ehliyetine el konuldu.
- Bizi mazur görür müsünüz?
- Bizi bağışlar mısınız?
Affedersiniz, ben kayboldum.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Mary annelik iznindedir.
Affedersiniz, zamanınız var mı?
Bize biraz izin verin.
Affedersiniz, bunların maliyeti nedir?
Affedersiniz, bunlar ne kadar?
Pardon, bir ricam olacak.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?
Affedersiniz, yumurtalar nerede?
Affedersiniz. Yumurtalar nerede?
Affedersiniz, bir sorum var.
- Avcılık ruhsatınız var mı?
- Av ruhsatın var mı?
Balıkçılık ruhsatınız var mı?
Affedersiniz. Süpermarket açık mı?
Affedersiniz. Burası eczane mi?
Affedersiniz, bu koltuk boş mu?
Bize bir dakika izin verir misin?
Bir saniyeliğine izninizle.
Bize izin verir misiniz, lütfen?
Affedersiniz, saatin kaç olduğunu biliyor musunuz?
Affedersiniz, bu kazak ne kadar?
Affedersiniz. Adınız nedir?
Geciktin zaman öğretmenden özür dile.
Affedersiniz, Bu yerin isme ne?
Lütfen bana izin verir misiniz?
ve hiçbir iş ücretli izin vermiyor.
Bize biraz izin verir misiniz?
Bize bir an için izin verir misin?
O herhangi birimizden izin almadan dışarı çıktı.
Tom'un balıkçılık lisansı yok.
Affedersiniz, bu ne kuyruğu?
Tom tuvalete gitmek için izin istedi.
Affedersiniz, bu tren Washington Square'e gider mi?
Affedersiniz, Tom'u görmek için buradayım.
Tıbbi izinden sonra işine devam etti.
Tünaydın. Affedersiniz, Loretta'yı arıyorum.
Araba sürmek için bir ehliyete ihtiyacın var.
Affedersiniz, fakat erkek ayakkabıları bölümü nerede?
Affedersin. Koltuğum nerede lütfen?
Affedersiniz fakat siz Dr. White değil misiniz?
Affedersiniz bayım, bu gece içiyor musunuz?
Gelecek hafta doğum iznine başlayacak.
Affedersiniz, biri bana tuvaletin nerede olduğunu söyleyebilir mi?
Affedersiniz. Onun benim koltuğum olduğuna inanıyorum.
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" deyin.
- Her zaman "Lütfen", "Teşekkürler", "Affedersiniz" ve "Hoş geldiniz" de.
Affedersiniz, bir kaşık alabilir miyim?
Bunun anlamı, hiçbir şekilde ücretli hastalık iznine ayrılmaya elverişli değiliz.
Tom'un bir ehliyeti olduğunu düşünmüyordum.
Affedersiniz ama bana otobüs durağına giden yolu söyler misiniz?
Affedersiniz, pencereyi açabilir miyim?
İsveç'in cömert ebeveyn izni ve çocuk bakımı politikaları vardır.
Umarım izninizin keyfini çıkarırsınız.
Son yıllarda, hizmet sektörü çalışanları ülke çapındaki şehir ve eyaletlerde
İkinci kez sürüş testini geçmeyi denediğimde sürücü belgemi aldım.
"İşemek zorundayım." "Jonny, söylemek için bu doğru bir yol değil. Şöyle söyle, 'Affedersiniz. Tuvalete gitmem gerekiyor.'"
Affedersiniz, az önce söylediğinizi tekrarlar mısınız?