Examples of using "Luxo" in a sentence and their turkish translations:
O lüks içinde yaşıyor.
O, lüks bir hayat sürdü.
Onlar lüks bir otelde kaldılar.
Karşılayamayacağımız bir lüks.
O bana altından yapılmış lüks bir saat erdi.
- Benim süslü bir arabam yok.
- Benim lüks bir arabam yok.
Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.
Hiç lüks bir araba sahibi olmak istedin mi?
Yedinci katta, dört tane lüks restoran bulabilirsiniz.
Ne kadar kaybetmeyi göze alabilirsin?
Karanlığa rağmen... ...uyumayı göze alamazlar.
- Tom'un konsere gitmek için yeterli parası yoktu.
- Tom konsere gitmeyi göze alamadı.
Gitar o kadar pahalı ki onu almaya gücüm yetmez.
Bunu yapmaya gücüm yetmez.