Translation of "Islã" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Islã" in a sentence and their turkish translations:

Fadil estudou o Islã.

- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.

Quero aceitar o Islã.

İslam'ı kabul etmek istiyorum.

Não há lápide no Islã

İslamiyet'te mezar taşı yoktur

Não é adequado no Islã

İslamiyet'de uygun değildir

Fadil se interessou pelo Islã.

- Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı.
- Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.

Isso é algo esperado no Islã

İşte bu İslamiyet'te beklenen birşeydir

Hoje, embora seja contra o Islã,

Günümüzde ise İslamiyet'e aykırı olmasına rağmen

Segundo o Islã, depois dos mortos

İslamiyet'e göre ölünün arkasından

Não existe tal prática no Islã

İslamiyet'te böyle bir uygulama yoktur

Fadil ficou mais interessado no Islã.

- Fadıl, İslam'la daha fazla ilgilendi.
- Fazıl İslam'a daha çok ilgi duymaya başladı.

Fadil acredita no Deus do Islã.

Fadıl, İslam'ın tanrısına inanıyor.

Quando Fadil se converteu ao Islã?

Fadıl, İslam'a ne zaman geçti?

Beber álcool é proibido no Islã.

- İslam'da alkol yasaktır.
- İçki içmek İslam'da haramdır.

Onde foi o belo comportamento do Islã?

nerede kaldı Müslümanlığın güzel davranışı?

Não europeus que realmente contaminam o Islã

gerçekten İslamiyeti kirleten Avrupalılar değil

E isso não é mencionado no Islã

ve İslamiyette buna yer verilmediğidir

Após a aceitação do Islã pelos turcos

İslamiyetin Türkler tarafından kabulünden sonra

Fadil converteu-se ao Islã em 1977.

Fadıl 1977'de İslam'a geçti.

Fadil abraçou o Islã aos 23 anos.

- Fadıl 23 yaşında İslam'a girdi.
- Fadıl 23 yaşında İslam'ı kabul etti.

Fadil não sabia nada sobre o Islã.

Fadıl, İslam hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

Fadil queria saber tudo sobre o Islã.

Fadıl, İslam hakkındaki her şeyi öğrenmek istedi.

Sami ensinou à Layla sobre o Islã.

Sami Leyla'ya İslam'ı öğretti.

Baseado nos discursos dos imãs proeminentes do Islã

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

Segundo o Islã, ensinar Mevlüt depois dos mortos

İslamiyetin göre ölünün arkasından mevlüt okutmak

Pode haver quem associe essa situação ao Islã.

Bu durumu İslamiyetle bağdaştıranlar olabilir aranızda

Mas a tolerância ao Islã não era uma religião?

fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?

Pare de deturpar o Islã para o mundo agora

İslamiyeti artık dünyaya yanlış tanıtmaktan vazgeçin

Este é um evento confundido com o Islã novamente

Yine İslamiyetle karıştırılan bir olaydır bu

Esse comportamento é proibido de acordo com o Islã

İslamiyet'e göre haram olan bu davranış

Isso é completamente o reflexo do xamanismo no Islã.

Tamamen Şamanizm'in yine İslamiyet'e yansımasıdır bu

O Islã surgiu na Península Arábica no século VII.

İslam yedinci asırda Arap Yarımadasında doğdu.

Na verdade, não tem nada a ver com o islã

aslında İslamiyetle uzaktan yakından alakası yoktur

Mas essa situação foi novamente sintetizada com o Islã e

Fakat bu durum yine İslamiyetle sentezleştirilip

Naquela época, Fadil não tinha muito conhecimento sobre o Islã.

Fadıl o zaman İslam hakkında fazla bilgiye sahip değildi.

Fadil contou a sua família que se convertera ao Islã.

Fadıl ailesine İslam'a geçtiğini söyledi.

Segundo o Islã, de acordo com as regras estabelecidas por Allah.

İslamiyete göre Allah'ın koyduğu kurallara göre

Segundo o Islã, algum tempo depois que os mortos foram enterrados

İslamiyet'e göre ölüler gömüldükten bir süre sonra

Sami disse para Layla o que ele pensava sobre o islã.

Sami Leyla'ya İslam konusunda düşüncelerini anlattı.

Você viu? Este é o Islã que nos foi dito por anos!

gördünüz mü? Bize yıllardır anlatılan İslamiyet bu!

Cemitérios estão de acordo com o Islã apenas para lembrar a morte

mezarlıklar İslamiyet'e göre sadece ölümü hatırlamak için vardır

O Islã não é apenas uma religião. É um modo de vida.

İslam yalnızca bir din değildir. O bir yaşam biçimidir.

Sami chorou quando a Layla anunciou a sua conversão para o Islã.

Sami Leyla Müslüman olduğunu açıklayınca ağladı.

Muitas pessoas não viram a diferença entre o Islã e a cultura árabe

Bir çok kişi İslamiyet ile Arap kültürü arasında ki farkı görememiştir

Não há nada a ser associado ao Islã quando as mulheres não são contadas

kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

Fadil descobriu que no Islã a religião e a ciência avançada podem caminhar lado a lado.

- Fadıl, İslam'da din ve ileri bilimin el ele verebileceğini buldu.
- Fazıl İslam'da din ve modern bilimin birbiriyle uyumlu olabileceğini fark etti.