Translation of "Idade" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Idade" in a sentence and their turkish translations:

"Idade?" "16"

“Yaş?” “16.”

- Temos a mesma idade.
- Somos da mesma idade.
- Nós temos a mesma idade.

Aynı yaştayız.

- Ele mentiu sua idade.
- Ele mentiu a idade.

Onun yaşı hakkında yalan söyledi.

- Eles têm a mesma idade.
- Elas são da mesma idade.

Onlar aynı yaşta.

- Eu tinha a sua idade.
- Eu tinha a tua idade.

Senin yaşındaydım.

- Ela tem a minha idade.
- Ela é da minha idade.

O benim yaşımda.

- Quantos anos você tem?
- Qual a sua idade?
- Que idade você tem?
- Qual é a sua idade?

- Kaç yaşındasın?
- Yaş kaç?

Mary mentiu sua idade.

Mary yaşı hakkında yalan söyledi.

Tenho a sua idade.

Ben senin yaşındayım.

- Eles têm a mesma idade.
- Elas são da mesma idade.
- São contemporâneos.

Onlar aynı yaştalar.

- Você não pode escapar da idade.
- Vocês não podem escapar da idade.

Yaşlanmaktan kaçamazsın.

- Você ainda é menor de idade.
- Vocês ainda são menores de idade.

Sen hâlâ reşit değilsin.

- Ele tem 100 anos de idade.
- Ela tem 100 anos de idade.

O 100 yaşında.

Sou da sua idade, companheiro.

Biz aynı yaştayız moruk!

Você tem idade para votar?

Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?

Não sou maior de idade.

Ben reşit değilim.

Tenho 30 anos de idade.

Otuz yaşındayım.

Qual é a idade dele?

Onun yaşı nedir?

Qual a idade dessa pintura?

O tablo kaç yıllık?

Qual a idade deste zoológico?

Bu hayvanat bahçesi kaç yaşında?

Qual é a sua idade?

Yaşınız nedir?

John tem a minha idade.

John benim kadar yaşlı.

Você tem idade para beber?

İçki içmek için yeterince yaşlı mısın?

Você já tem idade suficiente.

Artık yeterince yaşlısın.

Posso perguntar a sua idade?

Ben senin yaşını sorabilir miyim?

Qual a idade deste cachorro?

Bu köpek kaç yaşındadır?

Não há idade para aprender.

Öğrenmenin yaşı yoktur.

Ainda sou menor de idade.

Ben hala küçüğüm.

Ambos temos a mesma idade.

İkimiz de aynı yaştayız.

- Você parece jovem para sua idade.
- Você parece jovem para a sua idade.

Yaşına göre genç gösteriyorsun.

- Tenho mais ou menos a mesma idade que tu.
- Tenho mais ou menos a tua idade.
- Tenho aproximadamente a tua idade.

Ben yaklaşık olarak seninle aynı yaştayım.

- Essas duas crianças tinham a mesma idade.
- Essas duas crianças eram da mesma idade.

Şu iki çocuk aynı yaştaydı.

- Eu já era casado à sua idade.
- Eu já era casada à sua idade.

Ben zaten senin yaşında evliydim.

Conhecido como a 'Idade das Trevas'.

Avrupa tarihinin çalkantılı bir döneminden geliyor .

Eu sinto o peso da idade.

Benim yaşımda hissediyorum.

A catedral data da Idade Média.

Katedral Orta Çağ'a tarihlenir.

Perguntou minha idade, nome, endereço, etc.

O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.

Ele parece velho para sua idade.

- O, yaşına göre yaşlı görünüyor.
- O yaşına göre yaşlı görünüyor.

Ela ainda é menor de idade.

O hâlâ bir reşit değildir.

Ele é ainda menor de idade.

Hâlâ reşit değil.

Eu tenho doze anos de idade.

- On iki yaşındayım.
- 12 yaşındayım.

Muiriel tem vinte anos de idade.

Muiriel yirmi yaşındadır.

Tom tem idade suficiente para beber?

- Tom içki içmek için yeterince yaşlı mı?
- Tom'un yaşı içki içebilecek kadar büyük mü?

Eu costumo mentir a minha idade.

Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.

Por que Tom mentiu a idade?

Neden Tom yaşı hakkında yalan söyledi?

Tom ainda é menor de idade.

Tom hâlâ rüşte ermedi.

Minha filha tem a sua idade.

Kızım senin yaşında.

Tom tem treze anos de idade.

- Tom on üç yaşında.
- Tom on üç yaşındadır.

Qual é a idade desta igreja?

Bu kilise kaç yıllık?

Posso perguntar a idade de vocês?

Kaç yaşında olduğunu sorabilir miyim?

Eu tenho meio século de idade.

- Yarım asrı geçtim.
- Yarım asırdan fazla yaştayım.

- Meu filho é pequeno para a idade dele.
- Meu filho é pequeno para sua idade.
- O meu filho é pequeno para a idade dele.

Benim oğlum yaşına göre küçük.

- Ela tem mais ou menos a minha idade.
- Ela é mais ou menos da minha idade.

- O az çok benim yaşımda.
- O aşağı yukarı benim yaşımda.
- O yaklaşık olarak benim yaşımda.
- O neredeyse benim yaşımda.

- Por que o Tom mentiria a idade dele?
- Por que o Tom mentiria a sua idade?

Tom yaşı hakkında niye yalan söylesin ki?

- Qualquer pessoa pode, em qualquer idade, aprender Esperanto.
- Cada qual pode em toda idade aprender o Esperanto.
- Qualquer um pode em qualquer idade aprender o Esperanto.
- Qualquer pessoa pode em qualquer idade aprender o Esperanto.

Her yaştaki kimse Esperanto öğrenebilir.

Quando seu filho está em idade universitária

oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

A idade das rochas é determinada primeiro

önce kayaçların yaşı belirleniyor

Você e eu somos da mesma idade.

Sen ve ben aynı yaştayız.

Dick morreu aos dez anos de idade.

Dick on yaşında öldü.

Ela deveria saber melhor à sua idade.

O yaşta kendisi daha iyi bilir.

Meu pai tem cinquenta anos de idade.

Babam elli yaşında.

Menti à minha namorada sobre minha idade.

Yaşım hakkında kız arkadaşıma yalan söyledim.

Eu tenho o dobro da sua idade.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

Essas duas crianças tinham a mesma idade.

Şu iki çocuk aynı yaştaydı.

Ela morreu aos 54 anos de idade.

54 yaşında öldü.

Tom morreu à idade de 97 anos.

Tom 97 yaşında öldü.

Mary parece ótima para a idade dela.

Mary yaşına göre müthiş görünüyor.

Todos os meninos têm a mesma idade.

Bütün erkek çocukları aynı yaştalar.

Qual é a idade da sua filha?

- Kızın kaç yaşında?
- Kızınız kaç yaşında?

Eu tenho idade para ser seu pai.

Ben senin baban olacak kadar yaşlıyım.

Tom é muito ativo para sua idade.

Tom yaşına göre çok aktif.

Dizem que sou uma mulher de idade.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

Ela e eu temos a mesma idade.

O ve ben aynı yaştayız.

Aja de acordo com a sua idade.

Yaşına göre davran.

Eu conheço um garoto da sua idade.

Senin yaşlarında bir oğlan biliyorum.

Tom e eu temos a mesma idade.

Tom ve ben aynı yaştayız.

Tom tem o dobro da minha idade.

- Tom benim iki katım kadar yaşlı.
- Tom'un yaşı benim iki katım.
- Tom'un yaşı benimkinin iki katı.

Tom tem idade o suficiente para beber.

- Tom içebilecek yaşta.
- Tom içebilecek kadar yaşlı.

Tom tem apenas três meses de idade.

Tom sadece üç aylık.

Tom tem a mesma idade que Maria.

Tom, Mary ile aynı yaştadır.

Tom tem apenas três semanas de idade.

Tom sadece üç haftalıktır.

Qual é a idade do seu filho?

- Oğlunuz kaç yaşında?
- Oğlun kaç yaşında?

Ele viveu até a idade dos noventa.

O, 90 yaşına kadar yaşadı.

Ela contou a sua idade para ele.

O, ona yaşını söyledi.

Ele tem a mesma idade que eu.

Benimle aynı yaşta.

Tom tem a mesma idade que eu.

Tom benimle aynı yaşta.

Tom é pequeno para a idade dele.

Tom yaşına göre kısa boyludur.

Maria tem a mesma idade que Tom.

Maria, Tom'la aynı yaştadır.

- Com que idade as crianças terminam a escola?
- Com que idade as crianças concluem o período escolar?

Hangi yaşta çocuklar okuldan ayrılıyor?

- Tenho 12 anos.
- Tenho 12 anos de idade.
- Eu tenho doze anos de idade.
- Eu tenho 12 anos.

12 yaşındayım.

- Tenho 25 anos.
- Eu tenho 25 anos de idade.
- Tenho 25 anos de idade.
- Eu tenho 25 anos.

25 yaşındayım.

- Na sua idade, eu já sabia amarrar meu sapato.
- Na tua idade eu já sabia amarrar meus sapatos.

Senin yaşındayken ayakkabılarımı nasıl bağlayacağımı biliyordum.

- Não devemos perguntar a uma mulher a sua idade.
- Não se deve perguntar a idade a uma mulher.

Bir kadına onun yaşını sormamalıyız.