Examples of using "São" in a sentence and their turkish translations:
Siz Almansınız, değil mi?
Onlar senin, değil mi?
Bunlar gerçek.
Bunlar güzel.
Onlar özdeş.
Onlar aptal.
Onlar mor mu?
Bunlar harika.
Bunlar senin.
Onlar çocuklar.
Onlar senin mi?
Onlar Kanadalı mı?
Onlar Kanadalı.
Bunlar harika.
Sivrisinekler böcektir.
Onlar şarkıcıdır.
Onlar çocukturlar.
Onlar fantastik değil mi?
Onlar kardeştir.
Onlar kaya değil. Onlar maden.
Onlar benimki.
Siz kız kardeş misiniz?
Onlar Kanadalı, değil mi?
Siz arkadaşlar buralardan değilsiniz, değil mi?
Onlar kardeş mi?
- Siz kız kardeş misiniz?
- Onlar kız kardeş midir?
Onlar aktördür.
Siz Kanadalısınız, değil mi?
Onlar Amerikalı mı?
Onlar Amerikalı mı?
Bunlar benim.
Sekiz buçuk.
Bunlar bizim.
Siz doktorsunuz.
Saat onu yirmi geçiyor.
"Bunlar senin arabaların mı?" "Evet, öyle."
Onlar öğretmenler.
Onlar doktordur.
Onlar güzel.
Yabancılar ilginçtir, değil mi?
Onlar Kanadalıdır.
Onlar benim.
Onlar harika.
Onlar casus.
Onlar temiz kalpliler.
Onlar yabancı.
Onlar hızlı.
Onlar kötü.
Onlar farklı.
Onlar kuzen.
Onlar Asyalı.
Onlar şaşırtıcı.
Onlar sevimli.
Bazıları iyi, diğerleri kötü.
Onlar aptal.
Onlar Rus.
Onlar rakipler.
Bunlar güzel.
Onlar Hıristiyanlar.
Onlar genç.
Onlar komşular.
Siz aptalsınız.
Onlar stajyer doktorlar.
Onlar zekiler.
Bunlar ağır.
Bunlar yeni.
Bunlar mükemmel.
Onlar barış yanlısı mı?
Siz şanslısınız.
Onlar aptal.
Onlar kimdir?
Onlar Japon mu?
Saat üç buçuk.
Bunlar güzel görünüyor.
Onlar güzel.
Onlar büyük.
Onlar uzun boylu mu?
- Onlar etyemezler.
- Onlar vejetaryen.
Bunlar Tom'un, değil mi?
Hepiniz delisiniz, değil mi?
Dışadönükler.
"Bu arabalar senin mi?" "Evet onlar benim.
Bunlar benim değil.
Onlar her zaman dikkatli.
- Siz kimsiniz?
- Tam olarak kimsin?
Onlar aile.
Onlar hâlâ genç.
" Bunlar kimin belgeleri?" "Michael'ın."
Şunlar nedir?
Onlar çok güzel değil mi?
Tom ve Mary oldukça yaratıcılar, değil mi?
Çam fıstığı!