Translation of "Fila" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Fila" in a sentence and their turkish translations:

- Façam fila, por favor.
- Espere na fila, por favor.
- Esperem na fila, por favor.

Sırada bekleyin lütfen.

- Eu estou à espera na fila.
- Eu estou esperando na fila.
- Estou esperando na fila.

- Sırada bekliyorum.
- Kuyrukta bekliyorum.

Ele estava na fila.

O, kuyruktaydı.

- Eu tenho que ficar na fila?
- Tenho que ficar na fila?

Sıraya girmek zorunda mıyım?

- Eu sou o primeiro da fila.
- Eu sou a primeira da fila.

- Sırada birinciyim.
- İlk sıradayım.

- Eu estava em terceiro na fila.
- Eu era o terceiro na fila.

Sırada üçüncüydüm.

Vamos sentar na primeira fila.

Ön sırada oturalım.

Tem de esperar na fila.

Sırada beklemek zorundasın.

Esta fila é para quê?

- Niçin sıraya giriyorsun.
- Ne için sıraya giriyorsun?

Sou o último da fila.

Ben sırada sonuncuyum.

Essa fila é para quê?

- Bu hat ne için?
- Bu sıra ne için?

- Está cansada de esperar na fila?
- Você está cansado de esperar na fila?

Kuyrukta beklemekten bıktın mı?

- A fila está se movendo muito devagar.
- A fila está a andar muito devagar.

- Sıra çok yavaş ilerliyor.
- Kuyruk çok yavaş ilerliyor.

Tom era o terceiro na fila.

Tom sırada üçüncü idi.

Tom estava no final da fila.

Tom sıranın sonunda duruyordu.

Ele é o quinto da fila.

O, kuyruktaki beşinci adam.

Tom é o terceiro da fila.

Tom sıradaki üçüncü kişi.

Tom não quer esperar na fila.

Tom sırada beklemek istemiyor.

- Furar fila é uma grande falta de educação.
- Cortar fila é uma grande falta de educação.

Kuyruktakilerin önüne geçmek çok kabaca.

Com licença; esta fila é para quê?

Affedersiniz, bu ne kuyruğu?

Nós fizemos fila para entrar no ônibus.

Biz otobüs için sıraya girdik.

A fila é muito longa na bilheteria.

Bilet gişesinde çok sıra var.

Não havia uma fila comprida no ponto de ônibus.

Otobüs durağında uzun bir kuyruk yoktu.

Uma longa fila se formara na frente da loja.

- Dükkanın önünde uzun bir kuyruk oluştu.
- Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.

Já havia muitas pessoas na fila em frente ao cinema.

Zaten sinema salonunun önünde bir sırada bekleyen bir sürü insan vardı.

A professora colocou os alunos em fila por ordem de tamanho.

Öğretmen boy sırasına göre çocukları sıraya dizdi.

Tom se senta na primeira fila para ter uma visão melhor.

Tom daha iyi bir görüş için ön sırada oturuyor.

- Onde é o fim dessa linha?
- Onde é o fim dessa fila?

Bu sıranın sonu neresi?