Translation of "Escuro" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Escuro" in a sentence and their turkish translations:

- Está muito escuro.
- Está demasiado escuro.
- Está escuro demais.

Çok karanlık.

- Está completamente escuro.
- É completamente escuro.

Tamamen karanlık.

- Está tão escuro.
- É tão escuro.

Çok karanlık.

... no escuro.

ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE

Ficou escuro.

Hava karardı.

Estava escuro.

Karanlıktı.

- Está escuro aqui dentro.
- Está escuro aqui.

Burası karanlık.

- Por que é escuro?
- Por que está escuro?

Neden karanlık?

Brilham no escuro...

Karanlıkta ışıyorlar.

Estava tão escuro.

Çok karanlıktı.

Está muito escuro.

Çok karanlık.

Estava muito escuro.

Oldukça karanlıktı.

Era azul escuro.

O koyu yeşildi.

Tudo ficou escuro.

Her şey karardı.

Ainda está escuro.

Hâlâ karanlık.

Agora, está tão escuro...

Şu an o kadar karanlık ki...

... a brilhar no escuro.

Karanlıkta ışıyorlar.

Era assustador, no escuro.

Karanlık biraz korkutucu.

Está escuro lá fora.

Dışarda hava karanlık.

Está muito escuro aqui.

Burada hava çok karanlık.

O céu estava escuro.

Gökyüzü karanlıktı.

Meu quarto está escuro.

Yatak odam karanlık.

- O menininho tem medo do escuro.
- O garotinho tem medo do escuro.

Küçük çocuk karanlıktan korkuyor.

É perigoso dormir no escuro.

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

Levantei enquanto ainda estava escuro.

Hâlâ karanlıkken kalktım.

O céu estava totalmente escuro.

Gökyüzü tamamen karanlıktı.

Estava escuro debaixo da ponte.

Köprünün altı karanlıktı.

- Já escureceu.
- Já está escuro.

Hava zaten karanlık.

Ela tem medo do escuro.

- O, karanlıktan korkar.
- O, karanlıktan korkuyor.

Seu lápis é muito escuro.

Senin kalemin çok koyu renkli.

Ainda está escuro lá fora.

Dışarısı hâlâ karanlık.

Eu sempre odiei o escuro.

Ben her zaman karanlıktan nefret ettim.

Tom tem medo do escuro.

Tom karanlıktan korkar.

É escuro dentro da caverna.

Mağaranın içi zifiri karanlık.

Os cachorros enxergam no escuro.

Köpekler karanlıkta görebilirler.

Os gatos enxergam no escuro?

Kediler karanlıkta görür mü?

Já está escuro lá fora.

- Dışarıda hava çoktan karardı.
- Dışarıda hava karardı bile.

Você tem medo do escuro?

Karanlıktan korkar mısın?

- Nós vimos algo branco no escuro.
- A gente viu algo branco no escuro.

Karanlıkta beyaz bir şey gördük.

Sair daquele mundo escuro, individual, controlável,

Kontrolümdeki karanlık dünyamdan çıkacaktım

Mas por verem mal no escuro...

Ama gece iyi göremediklerinden...

Mas no solo está tão escuro...

Ama yeryüzü o kadar karanlıktır ki...

Procura um recanto escuro e sossegado.

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

A coruja pode ver no escuro.

Baykuş karanlıkta görebilir.

A criança tem medo do escuro.

Çocuk karanlıktan korkar.

As crianças têm medo do escuro.

Bir çocuk karanlıktan korkar.

Ela morre de medo do escuro.

Karanlıktan çok korkar.

Lá fora está escuro como breu.

Dışarısı zifiri karanlık.

Ele acendeu uma vela no escuro.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

Tom vestia um terno azul escuro.

Tom koyu mavi bir takım elbise giydi.

Tom quer um casaco marrom escuro.

Tom koyu kahverengi bir ceket istiyor.

Ela tem muito medo do escuro.

O, karanlıktan çok korkar.

Estava muito escuro dentro da mina.

Madenin içi çok karanlıktı.

O Tom tem o cabelo escuro.

Tom'un koyu saçları var.

Os gatos conseguem enxergar no escuro.

Kediler karanlıkta görebilirler.

O palhaço tem medo do escuro.

Palyaço karanlıktan korkuyor.

Tom não tem medo do escuro.

Tom karanlıktan korkmuyor.

- Por que você está sentado aqui no escuro?
- Por que você está sentada aqui no escuro?

Neden burada karanlıkta oturuyorsun?

- Está ficando escuro. Por favor, ligue as luzes.
- Está ficando escuro. Ligue as luzes, por favor.

Hava kararıyor. Lütfen ışığı açın.

O período mais escuro do ciclo lunar.

Ay döngüsünün en karanlık evresi.

É sempre mais escuro antes da aurora.

Şafaktan önce hava her zaman en karanlıktır.

Todos os gatos são cinza no escuro.

Bütün kediler karanlıkta gridir.

O quarto parece terrivelmente escuro e assustador.

Oda çok karanlık ve ürkütücü görünüyor.

Está escuro demais para brincar lá fora.

Dışarıda oynamak için çok karanlık.

- Estava um breu.
- Estava escuro como breu.

Zifiri karanlıktı.

Está escuro, então preste atenção onde pisa.

Hava karanlık, bu yüzden adımlarına dikkat et.

A Mary usou um vestido marrom escuro.

Mary koyu kahverengi elbise giyiyordu.

- Está escuro como breu.
- Está um breu.

Simsiyah.

Ela usava sapatos de cor marrom escuro.

O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.

O cabelo de Tom é castanho-escuro.

Tom'un koyu kahverengi saçları var.

Eu tenho medo de andar no escuro.

Karanlıkta yürümekten korkuyorum.

Os gatos realmente podem ver no escuro?

Kediler gerçekten karanlıkta görebilir mi?

Tom foi morto em um beco escuro.

Tom karanlık bir sokakta öldürüldü.

Todas as cores assentam bem no escuro.

Karanlıkta bütün renkler birdir.

Tom fez seus servos comerem no escuro.

Tom hizmetçilerine karanlıkta yemek yedirdi.

Tom pintou o cabelo de marrom-escuro.

Tom saçını koyu kahverengine boyadı.

Tom não tem mais medo do escuro.

Tom artık karanlıktan korkmuyor.

Tom está vestindo um terno azul escuro.

Tom koyu mavi bir takım elbise giyiyor.

Usando uma nova tecnologia, podemos ver no escuro.

Yeni teknoloji sayesinde... ...karanlığın içine bakabiliyoruz.

Nas árvores, no escuro, ela é praticamente cega.

Bu yükseklikte, karanlığın içinde resmen kördür.

Nem deite no escuro nem sonhe de preto

ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

E relíquias sagradas ... e desaparecem no mar escuro.

iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.

Não posso ver nada porque tudo está escuro.

Her yer karanlık olduğu için herhangi bir şey göremiyorum.

O céu foi ficando cada vez mais escuro.

Gökyüzü gittikçe karardı.

Estava tão escuro que eles mal podiam enxergar.

O kadar karanlıktı ki onlar güçlükle görebiliyorlardı.

Estava bem escuro quando eu cheguei em casa.

Ben eve vardığımda hava oldukça kararmıştı.

- A sala estava escura.
- O quarto estava escuro.

Oda karanlıktı.

Eu tinha medo de me perder no escuro.

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

Estou começando a me acostumar com o escuro.

Ben karanlığa alışmaya başlıyorum.

Está muito escuro aqui para ler um livro.

Burası kitap okumak için çok karanlık.

Lentamente, os seus olhos habituaram-se ao escuro.

Yavaşça onun gözleri karanlığa alıştı.

Previsão do tempo para hoje à noite: escuro.

Bu gece için hava tahmini: karanlık.