Examples of using "Emprestar" in a sentence and their turkish translations:
Bu kalemi ödünç alabilir miyim?
Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.
Fırçanı ödünç alabilir miyim?
Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?
Bana seninkini ödünç verebilir misin?
Sana ders kitabımı ödünç vereceğim.
Sana hiç ödünç para vermeyeceğim.
Tom, bana on dolar ödünç verebilir misin?
Senin telefonunu ödünç alabilir miyim?
500 Yen ödünç verebilir misiniz?
Bana bir zımba ödünç verir misin?
Bana bıçağınızı ödünç verir misiniz?
Bir dolar borç verebilir misin?
Sana bu kitabı ödünç veremem.
Bana bisikletini ödünç verir misin?
İstersen sana bir tane ödünç verebilirim.
Bana biraz borç para verebilir misin?
Sözlüğünüzü bana ödünç verir misiniz?
Bana bir kalem ödünç verebilir misin?
Bana otuz dolar ödünç verebilir miydin?
Bu sözlüğü sana ödünç vereceğim.
Defterimi sana ödünç vereceğim.
İhtiyacın olan her kitabı sana ödünç vereceğim.
Ödünç alabileceğim bir küreğin var mı?
Ona ödünç para vermeyi önerdim.
Erkek kardeşime ödünç para verir misiniz?
Ödünç alabileceğim bir elektrikli testeren var mı?
Bana üç bin dolar ödünç verir misin?
Bisikletini bana ödünç verebilir misin?
Ödünç alabileceğim bir tişörtün var mı?
Sana bu kitabı ödünç veremem.
Bir bardak şeker ödünç alabilir miyim?
Bir bardak şeker ödünç alabilir miyim?
Ödünç alabileceğim bir çakısı olan var mı?
Arabanı bana ödünç verir misin?
Sadece bu sefer sana ödünç para vereceğim.
Tom parayı bana ödünç vermeyi önerdi.
Ödünç para alamam. Bundan nefret ederim.
Çim biçme makineni ödünç alabilir miyim?
Ödünç alabileceğim bir kravatınız var mı?
Bir süre arabanı kullanabilir miyim?
Onu ödünç para verecek kadar delisin.
Tom kurşun kalemimi ödünç vermemi istedi.
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Şu anda sahip olduğum bütün parayı sana ödünç vereceğim.
Ödünç alabileceğim bir çim biçme makinen var mı?
Lütfen bana sözlüğünü ödünç verir misin?
Tom'a ödünç para vermenin bir hata olacağını düşünüyorum.
Erkek kardeşimin bazı kitaplarını sana ödünç vereceğim.
Tom bize üç bin dolar vermek için istekli.
Bana bir şemsiye ödünç verdiğiniz için çok naziktiniz.
Üzgünüm ama kitaplarımı sana ödünç vermek istemiyorum.
Kitabı bana vermesi için sonunda onu ikna ettim.
Makasını ödünç alabilir miyim?
Eğer paran yoksa sana ödünç vereceğim.
Tom bize biraz ödünç para vermeye istekli olacağını söylüyor.
Tom kitaplarını Mary'ye ödünç vermeyi sevmiyor.
Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.
Onun onu bana ödünç verip vermeyeceği umurumda değil.
Tom Mary'ye biraz para ödünç verebileceğini sandığını söyledi.
Bir iyilik olarak bana arabanı ödünç verebilir misin?
O, babasına yardımcı olmak için değil ama ondan ödünç para almak için gitti.
Kirasını ödeyebilsin diye Tom'a parayı ödünç vermek zorunda kaldım.
Bana sözlüğünü ödünç verir misin?
Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.
Dima " Bekle," "Ben, bana biraz borç verebilecek birini biliyorum." dedi.