Examples of using "Claro" in a sentence and their turkish translations:
Bu açık.
- Tabii ki!
- Besbelli ki!
Tabii!
Evet, elbette.
Amacımı açıklayabilir miyim?
- Açıkça konuşun.
- Açık konuş.
Temiz mi?
Sen içtin mi? Tabii ki.
Tabii ki.
Anlaşıldı mı?
Tabii ki. Bol şans!
Bilmem anlatabildim mi Tom?
Olur mu hiç?
Evet, evet, tabii ki.
Elbette anlarım.
tabi biraz abartarak
O zamanlar tabi elektirik yoktu
Ve tabii ki yaptılar.
Tabii ki bu o.
Bulutsuz gökyüzüne bak.
Evet, kesinlikle katılıyorum.
Elbette.
Gökyüzü aydınlandı.
Geç gelme, tamam mı?
Tom kendini netleştirmedi.
Onu açıklığa kavuşturduğumu düşündüm.
Elbette bu doğru değil.
Elbette sana inanıyoruz.
tabi ki de yakalanmamak
Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.
Onu tabii ki özlüyorum. Ama...
Dışarısı hâlâ aydınlık.
Elbette gideceğim.
Tabii ki bu bir şaka.
O açıkça yalan söyledi.
Sadece açık olmak istiyorum.
Elbette bu doğru değil.
Sanırım kendimi açık açık anlattım.
- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!
Tabii ki sarışınım.
Tom onu açıklığa kavuşturmadı.
- Bu, gün gibi ortada.
- Gün gibi aşikar.
- Gün gibi açık.
- Bu açık seçik.
- Bu, gün gibi aşikar.
- Bu bariz.
- Bu besbelli.
- Bu, gün ışığı kadar aşikar.
Elbette şaka yapıyordum.
Tabii ki onu seviyorum!
Elbette endişeliyim.
Tavrını net olarak belirlemelisin.
O, İngilizce konuşabilir, elbette.
O yeterince açık değil midir?
Lütfen bir pencere açar mısın? Kesinlikle.
tabi onları avlamamak ve yememek de
tabi bunlar tesadüf değilse
Bu da tabi işin espirisi
Erkek olacak tabii ki
Dışarısı gittikçe aydınlanıyor.
Tabii, oraya seninle gideceğim.
Oda geniş ve aydınlıktır.
Tabii ki şaka yapıyorum.
O açık mavi bir elbise seçti.
Ben çatıyı açık maviye boyadım.
O, açık yeşil sütyeni seviyor.
Tabii ki Tom bize yardım edecek.
Açıkçası, bir sorun var.
Seni elbette seviyorum.
Bu yeterince sade değil, değil mi?
Elbette partiye gidiyorum.
Tabi bunların hepsi bir rastlantı da olabilir
E tabi o zaman işkur yok internet yok bişey yok
yetti mi? Tabi ki de yetmedi
Elbette yerel hastaneler olmalı.
Mümkün olduğunca açık konuşun lütfen.
Onlardan hangisinin onu istediği açık değil.
Ondan hoşlanmadığını açıkladı.
Onun ne dediği açık değildi.
- Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.
- Ne isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.
Elbette o İngilizce konuşabilir.
Tom tavanı açık maviye boyadı.
O şimdi senin için yeterince açık mı?
O açık mavi bir takım elbise giyiyor.
Tom ilgilenmediğini açıkça belirtti.
Elbette seni hatırlıyorum.
O yüzmeye gitmek istediğini açıklığa kavuşturdu.
Anlayan arif gerek.
şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem
peki sevmek zorunda mıyım? tabi kide hayır
tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması
Gülüyor tabii bir taraftan ben de gülüyorum
tabi biz bide bu durumda hayatta isek
ve tabii ki Vöggr hemen öldürülüyor.
peki, Trump hiç durur mu? tabi ki de durmuyor
Eğer istiyorsan elbette onu alabilirsin.