Examples of using "China" in a sentence and their turkish translations:
Çin'i seviyorum.
Çinliyim.
Çin'i seviyor musun?
- Çin'e hoş geldiniz!
- Çin'e hoş geldin!
- Çine vardım.
- Çin'e ulaştım.
Çin'de doğdum.
Çin malı.
Çin'i gerçekten seviyorum.
Çin ve Moğolistan, Çin Seddi ile ayrılır.
Bu, Çin'de popülerdir.
Çin'den geldim.
- Ben Çin'denim.
- Ben Çin'den geliyorum.
Çin'i gerçekten seviyorum.
Çin büyük bir ülkedir.
Çin için iyi yolculuklar!
Hemen yanı başımızdaki Çin
Çin'de yaşamak istiyorum.
Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.
Bu kitap Çinle ilgilidir.
Aslında Çin'in ilk başına da dönelim mi? Çin'de neler olmuştu.
İngilizce de Çin'de öğreniliyor.
Çin, Japonya'dan daha büyüktür.
O, Çin'deyken bir kitap yazdı.
Gelenek Çin kökenlidir.
Kağıt Çin'de icat edilmiştir.
Çin büyük bir ülkedir.
Çin'e iki yıl önce gittim.
Çin gelişmekte olan bir pazar.
Çin'de 56 tane etnik grup vardır.
Bu kitap Çin hakkında.
O yarın Çine gidiyor.
Babam Çin'e gitti.
Japonya, Çin'e yakındır.
Anne ve babam Çinlidirler.
Pekin, Çin'in başkentidir.
Ben Çin'e gitmek istedim.
İngilizce de Çin'de öğreniliyor.
Çin'de onlar da Esperanto öğreniyorlar.
Mary Çin'den döndü.
- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.
Çin'de bir iş bulacağım.
Şili Çin değil.
Çin çok hızlı gelişti.
O, 1998 yılında Çin'i ziyaret etti.
O Çin'i sever mi?
- Bu ürün Çin'de yapıldı.
- Bu ürün Çin'de üretilmiştir.
Xueyou bir Çin haritası tutuyor.
Panda yalnızca Çin'de yaşar.
Altı ay Çin'de yaşadım.
"Virüs Çin'de ortaya çıktı,
Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.
Japonya Çin'in doğusundadır.
Çin, Japonya'dan daha geniştir.
Onun Çinli olduğunu düşünüyorum.
Sanırım o Çinli.
Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.
Ressam Çin mürekkebiyle çizdi.
- On aydır Çin'de okumaktayım.
- On aydır Çin'de okuyorum.
Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.
Asya'da en büyük ülke Çindir.
Affedersiniz, Bank of China nerede?
O, Çin'deyken bir kitap yazdı.
Çin'deyken tuhaf bir şey yedim.
Biz ülkemizi Çin'le karşılaştırabiliriz.
Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.
Kutunun etiketi şunu söyledi: "Çin Malı".
Bu şirket Çin'de bir fabrika inşa ediyor.
Çince öğrenmek ve Çin'e gitmek istiyorum.
Çin, bütün nüfusu kapsayacak, dürüstlük ve doğruluk gibi
Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.
Futbol ikinci yüzyılda Çin'de oynanıyordu.
1970'lerde Çin çok kötü durumdaydı.
Çinli insanlar başka bir tür satranç oynarlar.
Bütün bildiğim onun Çin'den geldiğidir.
Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.
Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.
New York'taki evimden Hong Kong'a taşındım
Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.
Tıpkı bugün yine Amerika'nın Çin ile verdiği savaş gibi
Japonya ve Çin pek çok yönden birbirinden farklıdır.
Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 mislidir.
Bunu hiçbir surette yapmazdım.
Çin ve Japonya arasındaki ilişkiler son zamanlarda gergin olmuştur.
Çin şu anda dünyanın ikinci en büyük ekonomisidir.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.
Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor
Babam Çin'e gitti. O şimdi burada değil.
Onun Çin'de büyüdüğü iyi bilinir.
"Hastalık Güney Çin'de aylardır ilerlemekteydi"
1978 yılında Japonya ve Çin arasında bir barış antlaşmasına varıldı.
Almanca'ya ilgi büyüyor, özellikle Çinde, Hindistan'da ve Brezilya'da.
Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var