Translation of "China" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "China" in a sentence and their turkish translations:

- Gosto da China.
- Eu gosto da China.

Çin'i seviyorum.

- Eu sou da China.
- Sou da China.

Çinliyim.

- Você gosta da China?
- Vocês gostam da China?

Çin'i seviyor musun?

- Bem-vindo à China!
- Bem-vindos à China!

- Çin'e hoş geldiniz!
- Çin'e hoş geldin!

Cheguei à China.

- Çine vardım.
- Çin'e ulaştım.

Nasci na China.

Çin'de doğdum.

Produzido na China.

Çin malı.

- Gosto muito da China.
- Eu gosto mesmo da China.
- Eu gosto da China de verdade.

Çin'i gerçekten seviyorum.

- China e Mongólia são separadas pela Grande Muralha da China.
- A China e a Mongólia são separadas pela Grande Muralha da China.

Çin ve Moğolistan, Çin Seddi ile ayrılır.

É popular na China.

Bu, Çin'de popülerdir.

Eu vim da China.

Çin'den geldim.

Eu sou da China.

- Ben Çin'denim.
- Ben Çin'den geliyorum.

Gosto muito da China.

Çin'i gerçekten seviyorum.

- A China é um país grande.
- A China é um país enorme.
- A China é um país imenso.

Çin büyük bir ülkedir.

- Tenha uma viagem tranquila à China!
- Tenham uma viagem tranquila à China!

Çin için iyi yolculuklar!

China bem ao nosso lado

Hemen yanı başımızdaki Çin

Gostaria de morar na China.

Çin'de yaşamak istiyorum.

Pandas gigantes vivem na China.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

Este livro trata da China.

Bu kitap Çinle ilgilidir.

Na verdade, vamos voltar ao começo da China? O que aconteceu na China.

Aslında Çin'in ilk başına da dönelim mi? Çin'de neler olmuştu.

- O inglês também é estudado na China.
- Inglês também é estudado na China.

İngilizce de Çin'de öğreniliyor.

- A China é maior que o Japão.
- China é maior que o Japão.

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

- Ele escreveu um livro na China.
- Quando esteve na China, ele escreveu um livro.

O, Çin'deyken bir kitap yazdı.

O costume se originou na China.

Gelenek Çin kökenlidir.

O papel foi inventado na China.

Kağıt Çin'de icat edilmiştir.

A China é um país grande.

Çin büyük bir ülkedir.

Há dois anos fui à China.

Çin'e iki yıl önce gittim.

A China é um mercado emergente.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

Há 56 grupos étnicos na China.

Çin'de 56 tane etnik grup vardır.

Este livro é sobre a China.

Bu kitap Çin hakkında.

Ele parte para a China amanhã.

O yarın Çine gidiyor.

Meu pai foi para a China.

Babam Çin'e gitti.

O Japão fica perto da China.

Japonya, Çin'e yakındır.

Os meus pais são da China.

Anne ve babam Çinlidirler.

Pequim é a capital da China.

Pekin, Çin'in başkentidir.

Eu queria ir para a China.

Ben Çin'e gitmek istedim.

Inglês também é estudado na China.

İngilizce de Çin'de öğreniliyor.

Na China também se estuda esperanto.

Çin'de onlar da Esperanto öğreniyorlar.

Marie está de volta da China.

Mary Çin'den döndü.

Ele escreveu um livro na China.

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.

Vou encontrar um trabalho na China.

Çin'de bir iş bulacağım.

O Chile não é a China.

Şili Çin değil.

A China desenvolveu-se muito rapidamente.

Çin çok hızlı gelişti.

Ele visitou a China em 1998.

O, 1998 yılında Çin'i ziyaret etti.

Será que ele gosta da China?

O Çin'i sever mi?

Este produto foi fabricado na China.

- Bu ürün Çin'de yapıldı.
- Bu ürün Çin'de üretilmiştir.

Xueyou está segurando um mapa da China.

Xueyou bir Çin haritası tutuyor.

Os ursos pandas vivem somente na China.

Panda yalnızca Çin'de yaşar.

Eu morei na China durante seis meses.

Altı ay Çin'de yaşadım.

"O vírus se originou na China continental."

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

A China é rica em recursos naturais.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

O Japão está ao leste da China.

Japonya Çin'in doğusundadır.

A China é maior que o Japão.

Çin, Japonya'dan daha geniştir.

Eu acho que ele é da China.

Onun Çinli olduğunu düşünüyorum.

Eu acho que ela é da China.

Sanırım o Çinli.

Ele escreveu muitos livros sobre a China.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

O artista desenhou com tinta da China.

Ressam Çin mürekkebiyle çizdi.

Eu estudo na China há dez meses.

- On aydır Çin'de okumaktayım.
- On aydır Çin'de okuyorum.

A China é muito maior que o Japão.

Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.

A China é o maior país da Ásia.

Asya'da en büyük ülke Çindir.

Desculpe-me, onde fica o Banco da China?

Affedersiniz, Bank of China nerede?

Quando esteve na China, ele escreveu um livro.

O, Çin'deyken bir kitap yazdı.

Comi uma coisa estranha quando estava na China.

Çin'deyken tuhaf bir şey yedim.

Podemos comparar o nosso país com a China.

Biz ülkemizi Çin'le karşılaştırabiliriz.

O Japão tem relações diplomáticas com a China.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

A etiqueta da caixa dizia: "Made in China".

Kutunun etiketi şunu söyledi: "Çin Malı".

Esta empresa está construindo uma fábrica na China.

Bu şirket Çin'de bir fabrika inşa ediyor.

Eu quero aprender Chinês e ir à China.

Çince öğrenmek ve Çin'e gitmek istiyorum.

A China está disponibilizando uma avaliação de crédito social

Çin, bütün nüfusu kapsayacak, dürüstlük ve doğruluk gibi

A China é o maior produtor mundial de arroz.

Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.

O futebol era jogado na China no segundo século.

Futbol ikinci yüzyılda Çin'de oynanıyordu.

Nos anos 70, a China estava caindo aos pedaços.

1970'lerde Çin çok kötü durumdaydı.

As pessoas da China jogam outro tipo de xadrez.

Çinli insanlar başka bir tür satranç oynarlar.

Tudo que sei é que ele veio da China.

Bütün bildiğim onun Çin'den geldiğidir.

O adversário mais importante do Japão era a China.

Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.

A China é vinte vezes maior que o Japão.

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.

Para me tornar diretor executivo do "South China Morning Post".

New York'taki evimden Hong Kong'a taşındım

Na China, a internet ainda só atingiu 56% da população,

Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.

Assim como a guerra dos EUA com a China hoje

Tıpkı bugün yine Amerika'nın Çin ile verdiği savaş gibi

O Japão e a China são diferentes em vários aspectos.

Japonya ve Çin pek çok yönden birbirinden farklıdır.

A população da China é oito vezes a do Japão.

Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 mislidir.

Não faria isso nem por todo o chá da China.

Bunu hiçbir surette yapmazdım.

As relações entre China e Japão têm sido tensas recentemente.

Çin ve Japonya arasındaki ilişkiler son zamanlarda gergin olmuştur.

A China é agora a segunda maior economia do mundo.

Çin şu anda dünyanın ikinci en büyük ekonomisidir.

Este pássaro não vive nem no Japão nem na China.

- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.

China diz que vou construir um hospital para combater esse vírus

Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor

Meu pai foi para a China. Ele não está aqui agora.

Babam Çin'e gitti. O şimdi burada değil.

O fato de ele ter crescido na China é bem conhecido.

Onun Çin'de büyüdüğü iyi bilinir.

"A doença está se espalhando há meses no sul da China."

"Hastalık Güney Çin'de aylardır ilerlemekteydi"

Em 1978, o Japão e a China firmaram um tratado de paz.

1978 yılında Japonya ve Çin arasında bir barış antlaşmasına varıldı.

O interesse pelo alemão está crescendo, particularmente na China, Índia e Brasil.

Almanca'ya ilgi büyüyor, özellikle Çinde, Hindistan'da ve Brezilya'da.

Há 60 milhões de crianças deixadas para trás na região rural da China.

Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var