Translation of "Câmara" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Câmara" in a sentence and their turkish translations:

Mas uma câmara especial...

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Construir uma câmara funerária

üzerine mezar odası yaptır

Você tem uma câmara?

Bir kameran var mı?

Que fizeste com essa câmara?

O kamera ile ne yaptın?

Tom emprestou sua câmara a Maria.

Tom kamerasını Mary'ye ödünç verdi.

- Tom esqueceu de trazer a sua câmara.
- Tom esqueceu-se de trazer a sua câmara.

Tom kamerasını getirmeyi unuttu.

Dois sóis por ano nesta câmara funerária

bu mezar odasına yılda iki dafa güneş girsin

O meu pai me comprou uma câmara.

Babam bana bir kamera aldı.

Mas os Republicanos na câmara fizeram concessões.

fakat kuruldaki Cumhuriyetçileri harekete geçirmek için bazı tavizler verdiler.

A minha tia me deu uma câmara.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

Tom comprou uma câmara e um tripé.

Tom bir kamera ve sehpa aldı.

Escolhi agarrar numa câmara em vez de numa metralhadora.

elime bir silah değil bir kamera aldım.

Não se esqueça de levar uma câmara com você.

Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.

Mas uma câmara de imagens térmicas deteta o calor corporal.

Ama termal görüntüleme yapan bir kamera sıcak vücutları görebilir.

Uma câmara de filmar com pouca luz revela este mundo gelado.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Vou fazer uma assinatura para esses concertos de música de câmara.

- Ben bu oda müziği konserlerine abone olacağım.
- Ben bu oda müziği konserlerine katılacağım.

Nas árvores, uma câmara de infravermelhos revela outro predador escondido na escuridão.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Uma câmara de imagens térmicas permite-nos contornar a falta de luz.

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

É que alguém teve a ideia de pôr uma câmara nos telemóveis.

Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.

Até na noite mais escura, é possível ver com uma câmara de infravermelhos.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

Numa noite sem luar, uma câmara de imagem térmica pode ver na escuridão.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

Você pode construir uma câmara escura de orifício com uma caixa de sapatos.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

E voltei a pegar na câmara e comecei a fazer aquilo que amo e que sei.

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

Uma câmara de filmar com pouca luz revela um urso-polar fêmea e as suas duas crias

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

- Comprei uma câmera por trinta dólares.
- Comprei uma câmara por 30 dólares.
- Eu comprei uma câmera por 30 dólares.

30 dolara bir kamera satın aldım.