Examples of using "Câmara" in a sentence and their turkish translations:
Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...
üzerine mezar odası yaptır
Bir kameran var mı?
O kamera ile ne yaptın?
Tom kamerasını Mary'ye ödünç verdi.
Tom kamerasını getirmeyi unuttu.
bu mezar odasına yılda iki dafa güneş girsin
Babam bana bir kamera aldı.
fakat kuruldaki Cumhuriyetçileri harekete geçirmek için bazı tavizler verdiler.
Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.
Tom bir kamera ve sehpa aldı.
elime bir silah değil bir kamera aldım.
Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
Ama termal görüntüleme yapan bir kamera sıcak vücutları görebilir.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.
- Ben bu oda müziği konserlerine abone olacağım.
- Ben bu oda müziği konserlerine katılacağım.
Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.
Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.
Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.
Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.
Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.
30 dolara bir kamera satın aldım.