Translation of "Construir" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Construir" in a sentence and their turkish translations:

construir uma câmara funerária

üzerine mezar odası yaptır

Decidiram construir uma ponte.

Onlar bir köprü yapmaya karar verdi.

Já começámos a construir isto

Uruguay'ın en yoksul kesimlerinde

Vou construir um grande prédio.

Ben büyük bir bina inşa edeceğim.

Eu gosto de construir pontes.

Köprüler yapmayı seviyorum.

Nós vamos construir um muro.

Bir duvar inşa edeceğiz.

Isso me ensinou a construir histórias,

O bana nasıl hikâye oluşturulacağını öğretti

Vamos construir um belo colchão natural.

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

Precisou de muitos anos para construir.

Onu yapmak yıllarımı aldı.

Ferro é usado para construir navios.

- Demir, gemi yapmada kullanılır.
- Demir, gemi inşasında kullanılır.

Eu quero construir uma casa aqui.

Burada bir ev inşa etmek istiyorum.

Quero construir uma cabana de madeira.

Ahşap bir kulübe inşa etmek istiyorum.

- Demorou 22 anos para construir o Taj Mahal.
- Levou 22 anos para construir o Taj Mahal.
- Foram necessários 22 anos para construir o Taj Mahal.

Taj Mahal'i yapmak 22 yıl aldı.

É errado construir a mesquita Hagia Sophia?

Ayasofya'nın cami yapılması yanlış karar mı?

Podemos construir esse computador em alguns anos

birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

Não mais construir pramit 4 mil anos atrás

yok artık 4 bin yıl önce pramit'i inşaa et

Eles levaram dois anos para construir a casa.

Evi inşa etmek onların iki yılını aldı.

É possível construir um número de frases ilimitado.

Sınırsız sayıda cümle üretmek mümkündür.

- Eu queria ajudar Tom a construir a sua casa.
- Eu queria ajudar o Tom a construir a casa dele.

Tom'un evini inşa etmesine yardım etmek istedim.

Esta é a forma mais barata de se construir

İnşaatın en ucuz yolu bu.

Demorou dez anos para construir o parque de diversões.

Lunaparkı yapmak on yıl aldı.

Vão construir um novo hotel aqui no próximo ano.

Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.

Levou-se 22 anos para construir o Taj Mahal.

Taj Mahal'i yapmak 22 yıl aldı.

Foi preciso muito tempo e dinheiro para construir esta usina.

Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.

Eu vou construir uma casa de cachorro para o Cookie.

Cookie için bir köpek kulübesi yapacağım.

Tom prometeu me ajudar a construir uma casinha de cachorro.

Tom köpek kulübesini yapmama yardım etmek için söz verdi.

É muito mais difícil construir. Lamenta alguma coisa na sua vida?

Tekrar inşa etmek ise çok daha zordur. Hayatında pişman olduğun bir şey var mı?

China diz que vou construir um hospital para combater esse vírus

Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor

Nós nos opusemos ao seu plano de construir uma nova estrada.

Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

Além disso, a proposta de construir uma mesquita Hagia Sophia há alguns meses

üstelik bir kaç ay önce Ayasofya cami yapılsın önergesine

Ele anunciou que iria construir um muro entre o México e a América.

Meksika ile Amerika arasına bir duvar öreceğini açıkladı

Você pode construir uma câmara escura de orifício com uma caixa de sapatos.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

Eu emprestei o martelo do meu pai para construir uma casinha de cachorro.

Bir köpek kulübesini tamir etmek için babamın çekicini ödünç aldım.

As crianças estavam esperando a primeira neve para poder construir um boneco de neve.

Çocuklar kardan adam yapmak için ilk kar yağışını bekliyorlardı.

Eu peguei emprestado o martelo do meu pai para construir uma casinha de cachorro.

Bir köpek kulübesi yapmak için babamın çekicini ödünç aldım.

Foi decidido construir um museu com a decisão do Conselho de Ministros tomada na época.

o dönemde alınan bakanlar kurulu kararıyla müze yapılmasına karar verildi

Tom queria construir sua própria casa, mas desistiu depois de perceber quanto trabalho isso representaria.

Tom kendi evini inşa etmek istedi, ancak ne kadar iş olacağını fark ettikten sonra vazgeçti.

- Ela me ensinou a construir uma página na internet.
- Ela me ensinou a fazer uma página na internet.

Bana web sitesi yapmayı öğretti.