Translation of "Atacar" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Atacar" in a sentence and their turkish translations:

- Nós iremos atacar.
- Nós vamos atacar.
- Iremos atacar.
- Vamos atacar.
- Nós atacaremos.
- Atacaremos.

Biz saldıracağız.

- Atacar!
- Ataquem!
- Ataque!

- Saldır!
- Hücum!

Eles vão atacar.

Onlar saldıracaklar.

E atacar presas maiores.

Ve daha büyük avlara yeltenebilirler.

Essa flor tentou me atacar.

O çiçek bana saldırmaya çalıştı.

Penso que deveríamos atacar imediatamente.

Hemen saldırmamız gerektiğini düşünüyorum.

Começaram a atacar o partido comunista,

Komünist Parti'ye, Yahudilere

Por que alguém quereria atacar Tatoeba?

Neden herhangi biri Tatoeba'ya saldırmak isteyebilir?

Os hipopótamos podem atacar as pessoas.

Gergedanlar insanlara saldırabilir.

Significa que podem lançar-se e atacar.

saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

A única opção da fêmea... ... é atacar.

Tek seçeneği... ...saldırmak.

Pode atacar um inimigo ao mesmo tempo?

bir düşmana aynı anda saldırabiliyor?

O alto comando decidiu atacar ao amanhecer.

Yüksek komuta şafakta saldırmaya karar verdi.

Atacar a Líbia foi um grave erro.

Libya'ya saldırmak ciddi bir hataydı.

Quer dizer que está pronta a usar os músculos para atacar.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur.

Se óvnis fossem atacar a Terra, o que seria de nós?

Eğer UFOlar bize saldırsa ne olur?

É mais fácil atacar as pessoas na Internet do que na rua.

İnternet üzerinden insanlara asılmak sokakta asılmaktan daha kolaydır.

Uma picada pode matá-la. Mas, felizmente, as abelhas estão demasiado frias para atacar.

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

Aproxima-se com um escudo, para o caso de atacar, e ergue o escudo.

Kalkanıyla yaklaştı ve saldırırsa diye kalkanını havada tuttu.

Quando puxam a cabeça para trás e recuam, significa que podem lançar-se e atacar.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

Eles vagaram profundamente na Rússia e no Mediterrâneo, ousando atacar o que chamaram de Miklagard,

Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri

Os barcos vikings e o domínio da marinharia e da navegação deram-lhes a capacidade de atacar

Viking uzun gemileri ve denizcilik ve denizcilikte ustalık, onlara istedikleri zaman

Quer dizer que está pronta a usar os músculos para atacar. E por mais rápido que ache que seja, uma cascavel é mais.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.