Examples of using "Portate" in a sentence and their turkish translations:
Pizza ve bira getir!
Dediğim gibi, yiyecek de götürün.
Yardım getir.
Arkadaşlarınızı yanınızda getirin.
Birçok şey Çin'den Japonya'ya getirildi.
Barış mı yoksa savaş mı getirirsin?
Neden onları buraya getirdin?
Onları getirdiğin için teşekkür ederim.
Gözlük takar mısın?
Anahtarı getir.
Tom'u hastaneye götür.
Şarap getir.
Yiyecek getir.
Yedek getirin.
Hangi bedende giyiyorsun?
Kızını getir.
Tom'u geri getir.
Tom'u buraya getir.
Tom'u içeri getir.
Tom'u dışarı götür.
Çay getir.
Bizi buraya kim getirdi?
Tom onları nereye götürdü?
Onlara içecek bir şey al.
Arkadaşlarını getir.
O kutuyu götür!
Tom'u eve götür.
Tom'u istasyona götür.
Çöpü dışarıya çıkar.
- Şu adamları buraya getir.
- O adamları buraya getir.
- Anneni de getir.
- Ananı da getir.
O eşyayı dışarı al.
Bir kamera getir.
Tom'u şehir merkezine götür.
Tom'u yanında götür.
Bizi balık tutmaya götürdüğün için teşekkürler.
Onları balık tutmaya götürdüğün için teşekkürler.
Bu kutuyu götür.
Tom bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Bunu yanında götür.
Kaldır bunları buradan.
Lütfen diğerlerini getir.
Yardımlarınızı vatandaşlara, eşlerine ve çocuklarına getirin.
Babam geçen cumartesi erkek kardeşlerimi ve beni hayvanat bahçesine götürdü.
Tom'u yukarı götür.
O bizi istasyona götürdü.
O bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Köpeğini getirme.
Gelecek sefer Tom'u getir.
Tom'u bir yere götür.
Onlara yiyecek bir şey getir.
Onlara biraz su al.
Yanına bir şemsiye al.
Bunu annene götür.
Çöpü binadan çıkarın.
- Tom'u dışarı çıkart.
- Tom'u buradan çıkar.
Babam bizi dün hayvanat bahçesine götürdü.
Masayı dışarıya çıkar lütfen.
Gelecek sefer kız kardeşini de getir.
Sabırlı ol.
Kendi piknik yeğini getir.
Bu çöpü burada alın.
Onlara biraz yiyecek getir.
Bu şeyi buradan çıkarın.
Çocukları ne zaman dışarı çıkarırsın?
Tom'a biraz yiyecek al.
Seni kim getirdi?
Bir dahaki sefer tüm arkadaşlarını getir.
Artık bana çiçek alma.
Tom seni buraya neden getirdi?
Sizi Boston'a ne getirdi?
Vazoyu güneş ışığı alan bir yere koy.
Ted amca, pandaları göstermek için bizi hayvanat bahçesine götürdü.