Examples of using "Grosse" in a sentence and their turkish translations:
O kasılarak yürüyor.
Benim büyük dudaklarım var.
Hâlâ verecek birkaç çok büyük kararımız var.
bu zehir kesesinin çok etkili olduğu kesindir. Büyük pençelere ihtiyacı yok.
Bu elmalar büyük.
Büyük pençeleri varsa, silahları odur.
Minnesota'da sivrisinekler leylek kadar büyüktür.
Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.
Bu elmalar büyük.
Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.
içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.