Translation of "Warnung" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Warnung" in a sentence and their turkish translations:

Warnung vor Taschendieben.

- Yankesicilere dikkat edin.
- Yankesicilere dikkat et.

Tom beachtete meine Warnung.

Tom uyarıma dikkat etti.

Das ist eine Warnung!

Bu bir istek değildir, bilakis bir tavsiyedir.

Das war eine Warnung!

O bir uyarıydı.

Danke für die Warnung.

Uyarın için teşekkür ederim.

- Tom ignorierte Marias Warnung.
- Tom schlug Marias Warnung in den Wind.

Tom, Mary'nin uyarısına aldırmadı.

Eine Warnung. Gefahr nähert sich.

Bir uyarı. Civarda tehlike var.

Dies ist Ihre letzte Warnung.

Bu senin son uyarın.

Betrachte das als Warnung, Tom!

Bunu bir uyarı olarak düşün, Tom.

Die Fischer ignorierten Toms Warnung.

Balıkçı Tom'un uyarısını dikkate almadı.

Er schenkte unserer Warnung keine Aufmerksamkeit.

Uyarımıza aldırmadı.

Er ist mit einer Warnung davongekommen.

O bir uyarı ile indi.

Man schenkte seiner Warnung keine Aufmerksamkeit.

Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.

- Vorsicht vor Taschendieben.
- Warnung vor Taschendieben.

Yankesicilere dikkat edin.

Ich bedanke mich für die Warnung.

Ben uyarı için size teşekkür ederim.

Tom hätte eine Warnung erhalten sollen.

Tom bir uyarı almalıydı.

Tom ist mit einer Warnung davongekommen.

Tom bir uyarı ile ayrıldı.

Du hättest auf ihre Warnung hören sollen.

Onun uyarısına kulak vermeliydin.

Er trommelt eine Warnung, die im Sand widerhallt.

Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.

Als Warnung haben die Frösche diese helle Farbe am Rücken.

Bunun uyarısı da sırtlarındaki canlı renk.

Ich habe ihn gewarnt, aber er hat diese Warnung ignoriert.

Onu uyardım ama uyarıyı görmezden geldi.

Der Traum erschütterte Tom. Er begriff ihn als göttliche Warnung.

Rüya Tom'u sarstı. O bunu ilahi bir uyarı olarak aldı.

Es war eine Warnung zu verschwinden, die sie jedoch nicht verstanden.

Uzaklaşmaları için uyarıyordu ama mesajı almadılar.

Eine sehr knappe Warnung oder Erklärung genügt für eine intelligente Person.

Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.

- Vorsicht vor dem Hund!
- Vorsicht vor dem Hunde!
- Warnung vor dem Hunde!

Köpeğe dikkat!

Soults Warnung, Wellingtons Armee nicht zu unterschätzen, wurde von Napoleon abgewiesen: "Sie denken

Soult'un Wellington'un ordusunu küçümsememe uyarısı Napolyon tarafından reddedildi: "

- Du hättest ihren Warnungen Gehör schenken sollen.
- Du hättest auf ihre Warnung hören sollen.

Onun uyarısına kulak vermeliydin.

Tom warnte Maria, dass Johannes nur Ärger machen würde; sie schlug seine Warnung jedoch in den Wind.

Tom John'un beladan başka bir şey olmadığı konusunda Mary'yi uyardı, o onun uyarısını görmezden geldi.