Examples of using "Verhaften" in a sentence and their turkish translations:
Onları tutuklamak zorunda kaldım.
- Sizi tutuklatılabilirdim.
- Seni tutuklatılabilirdim.
- Seni tutuklattırabilirdim.
- Sizi tutuklattırabilirdim.
Polisi aramalıyım ve seni tutuklatmalıyım.
Bunu yaparsan tutuklanırsın.
işkence edip onları ortadan kaldırmak için birlikte çalıştığı bir plandı bu.
Tom polislerin onu tutuklamak isteyebileceğinden korkuyordu.
Televizyonda virüsün gerçeklerini anlatan kişiyi tutukluyorlar.
1632'de Galileo, Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde döndüğünü söyleyen bir kitap yayınladı. Katolik Kilisesi onu tutukladı ve yargıladı.