Examples of using "Offen" in a sentence and their turkish translations:
Her zaman açık.
Pencereleri açık tutun.
Ayakkabıların çözülmüş.
Gözlerini açık tut.
- Buzdolabı açıktır.
- Buzdolabı açık.
Masa çekmecesi açık.
Dosya dolabı çekmeceleri açıktır.
Pencereler açıktır.
Fermuarın açık.
Fermuarın açık!
Senin çantan açık.
Bütün pencereler açıktı.
Pencere açık.
Ahır kapısı açıktı.
Kapıyı açık bırak.
Buzdolabı kapısı açıktı.
Süpermarket açık.
Tom çok cömert.
Banyo penceresi açık.
Kapı açık.
Pencereler açıktı.
Kapı açık mıydı?
O çok açık.
Arka kapı açıktı.
Pencerem açıktı.
Pencereyi açık bıraktım.
Buyurun, kapı açık.
Kapıyı açık mı bıraktın?
Pencereler açıktı.
Kapı açık bırakıldı.
Brian kapıyı açık bıraktı.
- Açıkçası o hatalıdır.
- Dürüstçe konuşmak gerekirse, o hatalıdır.
Kapı şimdi açık.
Lütfen pencereleri açık bırak.
Tom açık ve güvenen.
O açık ve güvenilirdir.
O açık ve güvenen.
Önerilere çok açığım.
Kapı sonuna kadar açıktı.
Benim kapım her zaman açık.
Tom'un kapısı kısmen açıktı.
Tom kapıyı açık bıraktı.
Pencereleri açık bırakmayın.
Neden ağzın açık?
O saçlarını açar.
Ayakkabıların genellikle çözülür.
Üst düğmen açılmış.
Ofis kapım her zaman açık.
John kapıyı açık bıraktı.
Sen burada özgürce konuşabilirsin.
Kapı zaten açıktı.
Kapı yarı açıktı.
Pencereyi açık bırakma.
O, pencereyi açık bıraktı.
Gözlerini açık tutmaya çalış.
O, kapının niçin açık olduğunu açıklıyor.
Sizin için açık bırakılmış birkaç üst düzey pozisyon var.
Kapıyı kim açık bıraktı?
Pencereyi kim açık bıraktı?
Sorunu özgürce tartıştık.
Dükkân ne zamana kadar açık?
O, pencereyi açık bıraktı.
Toplantı odasının kapısı açık.
Açıkçası onunla konuşmak istiyorum.
Onlar suskun bırakıldı.
Tom her zaman öfkesini açıkça gösterir.
- O kapıyı açık bıraktı.
- O, kapıyı açık bıraktı.
Benim çok seçeneğim yok.
Sadece dürüst davranıyordum.
Tom eleştiriye açık değil.
Ben her zaman o seçeneğe sahibim.
Ben açıkça düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Allah kahretsin, sana ne oldu?
Kutu açık va boştu.
Birisi pencereyi açık bırakmış olmalı.
Dürüst olmak gerekirse, ondan nefret ediyorum.
- Paramı etrafa saçmam.
- Parayı sokakta bulmuyorum.
Gerçekten dürüst olmamı istiyor musun?
Seninle çok samimi olacağım.
Fazla seçeneğimiz yok.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
Bütün gün açıktır dükkan.
Bir dakika bekle. Ayakkabı bağlarım çözülmüş.
Doğruyu söylemek gerekirse, onu gerçekten sevmiyorum.
Kapıyı açık bırakır mısın, lütfen?
- Ofis kapısı açık olacak.
- Büro kapısı açık olacak.
- Pencereyi bütün gece boyunca açık bıraktım.
- Bütün gece boyunca pencereyi açık bıraktım.
Pencereyi açık bıraktın mı?
Bir kapı ya kapalı ya da açık olmalı.
Aceleyle, kapıyı açık bıraktı.
Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.