Examples of using "Liegen" in a sentence and their turkish translations:
Tom hatalı olabilir.
Birçok yat limandadır.
Eşyalarınızı geride bırakmayın.
Programa uygun gidiyoruz.
Biz biraz gerideyiz.
Yatarak uyuyoruz.
Tüm bu engeller geride kaldı.
Onlar masada yalan söylüyorlar.
Yatakta olman gerekiyor.
Masada kitaplar var mı?
Pasaportumu bir yerde bıraktım.
Sırt üstü yattığınızda nefes almakta zorlanıyor musunuz?
Brian eşyalarını geride bıraktı.
Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır.
Cesaret ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır.
- Kitaplar masanın üzerinde.
- Kitaplar masada duruyor.
Benim notlarım ortalamanın üzerindedir.
Anahtarlar masanın üzerinde.
Bu araba bozulacak.
Alpler Avrupa'nın merkezindedir.
Onun neden olabileceğine dair herhangi bir fikrin var mı?
Kişisel eşyalarını gözetimsiz bırakma.
ne karanlıkta yat ne de kara düş gör
Masanın üstünde kaç tane dolma kalem var?
Bizim araba dün gece bozuldu.
Masanın üstünde bazı portakallar var.
Kar iki gün sürdü.
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
Yerde dümdüz yatmamız mı gerek?
Masada sanatla ilgili kitaplar var.
Aileden gelme gibi görünüyor.
Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Yarım kürededir.
Tom yerde hareketsiz kaldı.
Çimlerde uzanmayı seviyorsun.
Şimdi tüm kahramanlar yerin altında yatıyor.
Kuş yumurtaları var. Dikenli karaçalıya yerleştirilmişler.
Kiranı bir ay geciktirdin.
O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.
O, biletini evde bıraktı.
Ben her zaman şemsiyemi trende bırakırım.
Tom biletini evde bıraktı.
Tom yerde yatan bazı kitaplar gördü.
- Hatalı değilsin.
- Hatalı değilsiniz.
Tom ve Mary programın biraz gerisinde çalışıyor.
Biz programın yaklaşık otuz dakika gerisindeyiz.
Şemsiyemi otobüste bıraktım.
- Patateslerin dolapta olduğundan eminim.
- Patateslerin dolapta olduğuna eminim.
Tom güneş gözlüğünü arabamda bıraktı.
Bunlar girdikten sonra, içini dolduracaksınız.
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız
zırhlarını ve kalkanlarını gemilerinde bırakmışlardı .
Otobüs köprünün bir ucunda bozuldu.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.
O, araba anahtarını odasında bırakmış olabilir.
Hâlâ Tom'un garajında depolanmış şeylerim var.
Biz programın sadece otuz dakika gerisindeyiz.
Yaptığını bırak ve eve gel.
Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.
İklime etkileri daha yolun başında görünebilir
Onu bir tulumun içinde yere eğilmiş buldum.
Bir kedi sandalyeye atladı ve hareketsiz yatıyor.
Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.
O, hatalı gibi görünüyor.
Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.
Güneş, Ay ve Dünya ayda iki kere aynı hizaya gelir.
bazıları vardır ki yalan parayla olsa kredi çeker yine söyler
Peki neden hizmetleri bedava diye sorduğunuz anda yanılırsınız.
Yeni eldivenlerimi kütüphanede bıraktım.
Tepside beş öğe var, bunlardan üçü anahtar.
Bütün gün yatakta mı kalacaksın?
Çocuğum, karımla benim aramda uyumayı seviyor.
Güneşli günlerde çimlerin üzerinde yatmayı sever.
Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.
Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.
Ölüyor musun?
- Bu durumda yanılıyorsunuz.
- Bu durumda, sen yanılıyorsun.
Tom, Mary'yi görmezden geldi.
Tropikal yağmur ormanları hemen hemen her zaman sıcak ve nemli olan ekvator yakınında yer alırlar.
ve bu da beni yılanların, akreplerin ve karıncaların olduğu zeminden uzaklaştırır.
İlk yumurtalar yaklaşık iki ay önce bırakıldı. O yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı.
Onun o kadar acelesi vardı ki şemsiyesini trende unuttu.
Tom her zaman yaptığı gibi anahtarını masanın üstüne bıraktı.
Tom ile Mary çırılçıplak bir şekilde birbirlerine sarılıyorlar.
Tom istasyona zamanında varabilmek için işini yarım bıraktı.
Dün gece hâlâ yerde kar vardı, ama bu sabah hepsi eridi.
Benim dediklerim ile senin anladıkların arasında dünya kadar farklılık olabilir.
Şemsiyesini otobüste bırakmış olabilir.
Ama burada kuzeyi, güneyi, doğuyu ve batıyı belirlemek zor.
- Masanın üstünde hiç portakal yok.
- Masanın üstünde bir portakal yoktur.
- Masada portakal yok.
Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.
Sen ölüyorsun.
Kendi düşen ağlamaz.
Şemsiyemi takside bıraktım.
Tom henüz yatmaya gitmiş olamaz.
Bugün önemli bir şey yapmayacağım, belki kanepede uzanacağım, televizyon izleyeceğim veya bunun gibi şeyler yapacağım.