Examples of using "Hütte" in a sentence and their turkish translations:
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
Onun kulübesi kıyıda.
Ailem bir kulübede yaşıyordu.
Yazlık temiz ve düzenliydi.
O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.
Evimizin arkasında bir kulübe var.
Tom terk edilmiş kulübeye zorla girdi.
Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşardı.
Ahır inşa etmek için keresteye ihtiyacımız var.
Kabinin su ya da elektriği yoktu.
O bataklıkta küçük bir kulübede tek başına yaşıyor.
O kulübe kertenkeleler ve böceklerle kaynıyor.
Ben o günlerde sahildeki bir kulübede yaşadım.
Onlar ya barakada ya da mağarada.
Bir kulübe olsa bile kendi evimi istiyorum.
Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.
Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.
Tom kulübedeydi.