Translation of "Hütte" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Hütte" in a sentence and their turkish translations:

Diese Hütte ist einsturzgefährdet.

Bu kulübe çökme tehlikesinde.

Seine Hütte ist am Strand.

Onun kulübesi kıyıda.

Meine Familie lebte in einer Hütte.

Ailem bir kulübede yaşıyordu.

Die Hütte war sauber und ordentlich.

Yazlık temiz ve düzenliydi.

Sie lebte allein in einer Hütte.

O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.

Hinten an unserem Haus ist eine Hütte.

Evimizin arkasında bir kulübe var.

Tom brach in die verlassene Hütte ein.

Tom terk edilmiş kulübeye zorla girdi.

Naoki war arm und lebte in einer Hütte.

Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşardı.

Wir brauchen Holz, um eine Hütte zu bauen.

Ahır inşa etmek için keresteye ihtiyacımız var.

In der Hütte gab es weder Strom noch Wasser.

Kabinin su ya da elektriği yoktu.

Er wohnt allein in einer kleinen Hütte im Sumpf.

O bataklıkta küçük bir kulübede tek başına yaşıyor.

In der Hütte wimmelt es von Eidechsen und Insekten.

O kulübe kertenkeleler ve böceklerle kaynıyor.

In jenen Tagen lebte ich in einer Hütte am Strand.

Ben o günlerde sahildeki bir kulübede yaşadım.

Sie sind entweder in der Hütte oder in der Butze.

Onlar ya barakada ya da mağarada.

Ich will ein eigenes Haus, und wenn es eine Hütte ist!

Bir kulübe olsa bile kendi evimi istiyorum.

Ich habe unter einem schönen Baum hinter der Hütte einen Tisch bereitet.

Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.

Die Mauer um die Hütte bestand aus menschlichen Knochen und auf der Spitze waren Schädel.

Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.

- Tom war in der Kabine.
- Tom war im Führerhaus.
- Tom war in der Kajüte.
- Tom war in der Hütte.

Tom kulübedeydi.