Examples of using "Lebte" in a sentence and their turkish translations:
Tom yalnız yaşıyordu.
Dan hâlâ hayattaydı.
Kim hâlâ hayattaydı.
O, kızılderelilerle yaşıyordu.
Tom'un büyükbüyükannesinin annesi İskoçya'da yaşamış.
Tek başına orada yaşadı.
Ben yoksulluk içinde yaşadım.
Tom Avustralya'da yaşadı.
Boston'da yaşadım.
Tom orada tek başına yaşadı.
Tom, Boston'da yaşadı.
Ben Roma'da yaşadım.
- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.
Yıllarca orada yaşadı.
Bell Londra'da yaşardı, değil mi?
Yaşlı adam tek başına yaşadı.
Sade bir hayat yaşadı.
O, orada yalnız yaşadı.
Tom, hiç Boston'da yaşamadı.
Tom yıllarca orada yaşadı.
Tom ormanda tek başına yaşıyordu.
Tom tek başına orada yaşadı.
Tom yıllarca tek başına yaşadı.
Aile yoksulluk içinde yaşadı.
Tom olanaklarının ötesinde iyi yaşıyordu.
Bu, ailemin yaşamış olduğu yerdir.
Tom Boston'da yaşardı.
Tom basit bir hayat yaşıyordu.
Leyla, İngiltere kırsalında yaşıyordu.
Sami bir mülteci kampında yaşıyordu.
Mutsuz bir hayat sürdü.
Ailem bir kulübede yaşıyordu.
O, her zaman Otaru'da yaşadı.
Ona nerede yaşadığını sordu.
O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.
O Tel Aviv'de yaşardı.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.
Ankara'da altı yıl yaşadı.
Tom yıllarca boston'da yaşadı.
Küçük bir kasabada yaşadım.
Tom 1963'ten 2013'e kadar yaşadı.
Fabio Şangay'da iki yıl yaşadı.
- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.
Loş bir yerde yaşadı ve öldü.
Bir kale içinde bir kral yaşarmış.
Tom Japonya'da on yıl yaşadı.
Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.
Kral, eski kale de yaşadı.
Onun hâlâ hayatta olduğundan emin olmak için kontrol ettim.
- Birkaç sene önce Boston'da yaşıyordum.
- Birkaç yıl önce Boston'da yaşıyordum.
Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.
Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.
Tom yıllarca Boston'da yaşadı.
Ben üç yıl önce Japonya'da yaşadım.
Tom üç ay öncesine kadar bize bitişikte yaşadı.
Tom orada yaşadı.
Mary uzun ve mutlu bir hayat yaşadı.
Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
O bana amcamın nerede yaşadığı sordu.
Tom Maria'ya yakın oturuyordu.
Tom küçük bir dairede tek başına yaşıyordu.
Sami çok tehlikeli bir yerde yaşıyordu.
O şair 20 yıldan biraz fazla burada yaşadı.
Çift, sonuna kadar mutlu bir hayat yaşadı.
Eski bir evde yaşlı bir adam yaşardı.
Ormanda yaşarken sıtmaya yakalanmış.
O zaman adada kimse yaşamadı.
Yaşlı bayan tek başına üç odalı bir dairede yaşadı.
Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.
Çocukken küçük bir kasabada yaşıyordu.
Bu şehirde bir zamanlar zengin bir adam yaşardı.
Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşardı.
- Kendisi yaşamış en cesur askerdir.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- O, şimdiye kadar yaşamış en cesur askerdir.
- Savaş çıktığında o Londra'da yaşıyordu.
- Savaş patlak verdiğinde, o, Londra'da yaşıyordu.
Savaş patlak verdiğinde İngiltere'de yaşıyordu.
Babam 30 yıl Nagoya'da yaşadı.
Bay Smith üç yıl önce Kyoto'da yaşadı.
Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.
Burası onun yaşadığı ev.
Tom hayatının çoğunu Boston'da yaşadı.
- Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- Bugüne kadar yaşamış en büyük filozof kimdi?
Savaş başladığında, o, İngiltere'de yaşıyordu.
O, 90 yaşına kadar yaşadı.
Tom Quebec'te yaşarken Fransızca öğrendi.
Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.
Yıllar yıllar önce, yaşlı bir adam yaşarmış.
Tom ailesi ile birlikte küçük bir evde yaşıyordu.
Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.
Mike'ın annesi evlenmeden önce büyük bir şehirde yaşadı.
Ben o günlerde sahildeki bir kulübede yaşadım.
Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.
Bana öyle geliyorki, Geçmişte o, İspanya'da yaşadı.
Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.
Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk seyyahıdır.