Translation of "Allein" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Allein" in a sentence and their turkish translations:

- Komm allein.
- Kommen Sie allein.
- Kommt allein.

Yalnız gel.

- Wohnen Sie allein?
- Wohnt ihr allein?
- Wohnst du allein?

Yalnız mı yaşıyorsun?

- Reist du allein?
- Reist ihr allein?
- Reisen Sie allein?

- Yalnız mı geziyorsun?
- Yalnız mı yolculuk ediyorsun?

- Wohnen Sie allein?
- Wohnst du allein?

Kendi başına mı yaşıyorsun?

- Ich reiste allein.
- Ich bin allein gereist.

Tek başıma seyahat ettim.

- Tom aß allein.
- Tom hat allein gegessen.

Tom yalnız başına yemek yedi.

- Tom geht allein hin.
- Tom geht allein.

Tom yalnız gidecek.

- Wir gehen allein.
- Wir gehen allein hin.

Yalnız gidiyoruz.

- Bist du ganz allein?
- Seid ihr ganz allein?
- Sind Sie ganz allein?

Hepiniz yalnız mısınız?

- Du bist nicht allein.
- Ihr seid nicht allein.
- Sie sind nicht allein.

- Yalnız değilsin.
- Yalnız değilsiniz.

- Bist du gern allein?
- Sind Sie gern allein?
- Seid ihr gern allein?

Yalnız olmayı sever misin?

- Du warst nie allein.
- Ihr wart nie allein.
- Sie waren nie allein.

Asla yalnız değildin.

- Du trinkst immer allein.
- Sie trinken immer allein.
- Ihr trinkt immer allein.

Her zaman yalnız içiyorsun.

- Lass uns bitte allein!
- Lasst uns bitte allein!
- Lassen Sie uns bitte allein!

Bizi yalnız bırak, lütfen.

- Lass sie nicht allein.
- Lasst sie nicht allein.

Onları yalnız bırakmayın.

- Bist du allein hier?
- Sind Sie allein hier?

- Burada yalnız mısın?
- Burada yalnız başına mısın?
- Burada tek başına mısın?

- Lass mich nicht allein!
- Lass mich nicht allein.

- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.

- Ist Tom allein hingegangen?
- Ist Tom allein gegangen?

Tom yalnız mı gitti?

- Reist du gewöhnlich allein?
- Reisen Sie gewöhnlich allein?

Genellikle yalnız mı yolculuk edersin?

- Lebst du wirklich allein?
- Leben Sie wirklich allein?

Gerçekten yalnız mı yaşıyorsun?

- Bist du jetzt gerade allein?
- Bist du gerade allein?
- Bist du im Moment allein?

Şu anda yalnız mısın?

Wir sind allein.

Evrende yalnızız.

Sie arbeitet allein.

Yalnız çalışır.

Sie weinte allein.

O tek başına ağlıyordu.

Ich ging allein.

Tek başıma yürüdüm.

Sie kam allein.

O tek başına geldi.

Sie lebt allein.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Wohnst du allein?

Yalnız mı yaşıyorsun?

Tom kam allein.

Tom kendi başına geldi.

War Tom allein?

Tom yalnız mıydı?

Maria kam allein.

Mary tek başına geldi.

Tom ist allein.

Tom yalnız.

Ich bin allein.

Yalnızım.

Lass mich allein!

Sadece beni yalnız bırak.

Maria reist allein.

Mary kendi başına seyahat ediyor.

Tom reist allein.

Tom tek başına seyahat ediyor.

Er lebt allein.

O yalnız yaşıyor.

Wir sind allein.

Yalnızız.

Tom aß allein.

Tom yalnız yiyordu.

Tom lebte allein.

Tom yalnız yaşıyordu.

Ich war allein.

Yalnızdım.

Tom saß allein.

Tom yalnız oturdu.

Tom war allein.

Tom yalnızdı.

Wir waren allein.

Biz yalnızdık.

Ist Tom allein?

Tom yalnız mı?

Ich lebe allein.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

Ich arbeite allein.

Yalnız çalışıyorum.

Er kommt allein.

- Kendi başına geliyor.
- O yalnız gelir.

Sie sind allein.

Yalnızlar.

Tom reiste allein.

- Tom yalnız yolculuk etti.
- Tom yalnız yolculuk ediyordu.

Wohnt Tom allein?

- Tom yalnız mı yaşıyor?
- Tom tek başına mı yaşıyor?

- Yumi ging allein dorthin.
- Yumi ist allein dorthin gegangen.

- Yumi oraya yalnız gitti.
- Yumi oraya tek başına gitti.

- Wir sind allein.
- Wir sind auf uns allein gestellt.

Kendi başımızayız.

- Geh nicht allein dahin!
- Gehen Sie nicht allein dahin!

Oraya yalnız gitmeyin.

- Könntest du uns allein lassen?
- Könntet ihr uns allein lassen?
- Könnten Sie uns allein lassen?

Bizi yalnız bırakabilir misin?

- Lass mich nicht allein!
- Lass mich nicht alleine!
- Lasst mich nicht allein.
- Lassen Sie mich nicht allein.
- Lass mich nicht allein.

- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.

- Ich dachte, ihr würdet allein sein.
- Ich dachte, du wärest allein.
- Ich dachte, Sie wären allein.
- Ich dachte, ihr wäret allein.

Ben senin yalnız olacağını düşündüm.

- Ich ziehe es vor, allein zu arbeiten.
- Ich arbeite lieber allein.
- Ich arbeite am liebsten allein.

Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.

- Ein Unglück kommt selten allein.
- Ein Unglück kommt nie allein.

- Bir felaket, tek başına asla gelmez.
- Felaketler hep peş peşe gelirler.

- Sind wir allein im Weltall?
- Sind wir allein im Universum?

Evrende yalnız mıyız?

- Ich bin immer noch allein.
- Ich bin noch immer allein.

Hâlâ yalnızım.

- Tom war allein zu Hause.
- Tom war allein zu Haus.

Tom evde tek başınaydı.

- Warum gehst du nicht allein?
- Warum gehen Sie nicht allein?

Neden yalnız gitmiyorsun?

- Sie geht gerne allein spazieren.
- Sie geht gern allein spazieren.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Sie ist nicht allein.

Yalnız da değil.

Ich reise gern allein.

Tek başıma seyahat etmeyi severim.

Bist du allein hergekommen?

Buraya yalnız geldin mi?

Er lebte da allein.

Tek başına orada yaşadı.

Sie wollte allein sein.

O, yalnız olmak istedi.

Sie blieb allein hier.

O, burada tek başına kaldı.

Meine Mutter lebt allein.

Anne tek başına yaşıyor.

Er war damals allein.

O, o zaman yalnızdı.

Warum bist du allein?

Niçin yalnızsın?

Tom frühstückt oft allein.

Tom sık sık tek başına kahvaltı yer.

Wir sind ganz allein.

Hepimiz yalnızız.

Ich möchte allein sein.

Yalnız olmak istiyorum.

Willst du allein sein?

Siz ikiniz yanız olmak istiyor musunuz?

Wir sind nicht allein.

Biz yalnız değiliz.

Ich werde allein kommen.

Yalnız geleceğim.

Tom war nicht allein.

Tom yalnız değildi.

Ich gehe allein dorthin.

Oraya yalnız gidiyorum.

Lass mich allein gehen.

Ben yalnız gideyim.

Er wohnt hier allein.

O burada yapayalnız yaşıyor.

Er reist gern allein.

O tek başına seyahat etmeyi sever.

Tom musste allein dorthin.

Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.

Ich sagte, komm allein!

Yalnız gel dedim.