Translation of "Goldene" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Goldene" in a sentence and their turkish translations:

Tom trägt eine goldene Armbanduhr.

Tom altından yapılmış bir kol saati takıyor.

Diese Gänse legen goldene Eier.

Bu kazlar altın yumurta yumurtlar.

Ich gab ihm eine goldene Uhr.

Ona bir altın saat verdim.

Goldene Gewehre schützen dich nicht vor Kugeln.

Altın silahlar seni kurşunlardan korumaz.

Er erhielt eine goldene Armbanduhr als Belohnung.

Ona bir ödül olarak altın bir saat verildi.

Schlachte nicht die Gans, die goldene Eier legt!

- Altın yumurtlayan kazı kesme.
- İşini kendi elinle bozma.

Mein Großvater hatte eine goldene Uhr bekommen, als er in Rente ging.

Emekli olduğunda dedeme altın bir saat hediye edildi.

Er starb im Glauben, die sagenhafte goldene Stadt der Inka gefunden zu haben.

O, İnkaların efsanevi altın şehrini bulduğuna inanarak öldü.

Tom war weitgehend überzeugt davon, dass Maria die goldene Uhr seines Großvaters gestohlen hatte.

Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.

Diese goldene Uhr ist mein Augapfel. Mutter schenkte sie mir in ihren späteren Jahren als Andenken.

Bu altın saat benim göz bebeğim. Annem onu bana daha sonraki yıllarında hatıra olarak verdi.