Translation of "Gab" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Gab" in a sentence and their turkish translations:

- Gab es irgendwelche Probleme?
- Gab es Probleme?

Hiç sorun var mıydı?

Sie gab Geld.

O, para verdi.

Gab es Streit?

Bir kavga var mıydı?

Er gab auf.

O pes etti.

Tom gab Vollgas.

- Tom gaza bastı.
- Tom gazı kökledi.

Tom gab auf.

Tom vazgeçti.

Es gab Zeugen.

Tanıklar vardı.

Sie gab auf.

O, istifa etti.

Maria gab auf.

Mary istifa etti.

Gab es Zeugen?

Hiç tanık var mıydı?

Ken gab auf.

Ken vazgeçti.

- Ich gab Tom auch einen.
- Ich gab Tom auch eine.
- Ich gab Tom auch eins.

Ben de Tom'a bir tane verdim.

- Er gab eine unhöfliche Antwort.
- Er gab eine unverschämte Antwort.

O, kaba bir yanıt verdi.

- Er gab ihm ein Buch.
- Er gab ihr ein Buch.

Ona bir kitap verdi.

- Keiner gab ihm eine Chance.
- Niemand gab ihm eine Chance.

Kimse ona uygun bir fırsat tanımadı.

- Sie gab uns ein Geschenk.
- Sie gab uns eine Gegenwart.

O bize bir hediye verdi.

- Er gab mir sein Wort.
- Er gab mir sein Ehrenwort.

Bana söz verdi.

- Ich gab ihr ein paar Süßigkeiten.
- Ich gab ihr Süßigkeiten.

Ona biraz şekerleme verdim.

- Er gab mir seine Telefonnummer.
- Er gab mir ihre Telefonnummer.

- Bana telefon numarasını verdi.
- O bana telefon numarasını verdi.

Es gab eine Nachbarschaftskultur

mahalle kültürü vardı be

Er gab den Platz

o koltuğu kapıvermişti

Aber noch einmal gab

Fakat bir kez daha

Es gab keine Gnade.

Hiç kimseye acımadılar

Es gab 1.200 Gepäckträger...

1200 hamal vardı...

Gab es viel Verkehr?

Çok fazla trafik var mıydı?

Tom gab nie auf.

Tom asla vazgeçmedi.

Sie gab es ihm.

O onu ona verdi.

Tom gab mir Tabletten.

Tom bana bazı haplar verdi.

Er gab sich geschlagen.

Kendisi yenildiğini kabul etti.

Es gab keine Alternativen.

Seçme şansları yoktu.

Gab es irgendwelche Änderungen?

- Herhangi bir değişiklik var mı?
- Herhangi bir değişiklik oldu mu?

Es gab zwei Kuchen.

İki kek vardı.

Es gab einen Unfall.

Bir kaza oldu.

Ich gab es Tom.

Onu Tom'a verdim.

Es gab eine Explosion.

Bir patlama vardı.

Tom gab mir etwas.

Tom bana bir şey verdi.

Es gab einen Zeugen.

Bir görgü tanığı vardı.

Es gab eine Planänderung.

Planlarda bir değişiklik oldu.

Tom gab keine Antwort.

Tom cevap vermedi.

Gab es ein Erdbeben?

Bir deprem var mıydı?

Tom gab das Maria.

Tom onu Mary'ye verdi.

Ich gab ihm Nahrung.

Ona yiyecek sağladım.

Es gab drei Überlebende.

Üç kurtulan vardı.

Es gab keine Antwort.

Cevap yoktu.

Es gab eine Erklärung.

Bir açıklama vardı.

Es gab keine Verhandlung.

Hiç müzakere yoktu.

Es gab viel Schnee.

Çok kar vardı.

Tom gab nicht auf.

Tom bırakmadı.

Sie gab das Startsignal.

O izin verdi.

Es gab keinen Notfall.

Acil durum yoktu.

Tom gab Maria alles.

Tom Mary'ye her şeyi verdi.

Es gab keine Eisenbahnschienen.

Hiç demiryolu yoktu.

Es gab viel Arbeit.

Yapacak çok iş vardı.

Michael gab das Dora.

Michael onu Dora'ya verdi.

Es gab viele Verletzte.

Birçok yaralı vardı.

Es gab viele Gerüchte.

Bir sürü söylenti vardı.

Es gab kein Toilettenpapier.

Tuvalet kağıdı yoktu.

Gab es eine Verbindung?

Bağlantı var mıydı?

Jemand gab dir etwas.

Birisi sana bir şey verdi.

Tom gab schließlich auf.

Tom sonunda vazgeçti.

Gab es Atlantis wirklich?

Atlantis gerçekten var mıydı?

- Er gab eine vage Antwort.
- Er gab mir eine vage Antwort.

O, belirsiz bir yanıt verdi.

- Tom gab Maria einen Blumenstrauß.
- Tom gab Maria einen Strauß Blumen.

Tom Mary'ye bir buket çiçek verdi.

- Er gab der Katze Milch.
- Er gab der Katze etwas Milch.

Kediye biraz süt verdi.

- Der Lehrer gab uns Hausaufgaben.
- Die Lehrerin gab uns Hausaufgaben auf.

Öğretmen bize ev ödevi verdi.

Der Gott, der uns das Leben gab, gab uns auch die Freiheit.

Yaşamı bize veren Tanrı, aynı zamanda özgürlük de verdi.

- Heute gab es einen großen Umzug.
- Heute gab es eine große Parade.

Bugün büyük bir geçit töreni vardı.

Warum gab es keine Beschränkungen?

Neden kısıtlama yoktu?

Dieses Abendessen gab es wirklich.

Tam bir akşam yemeği yani.

Es gab einen traurigen Terroranschlag

o üzücü terör saldırısı yaşandı

Natürlich gab es keinen Strom.

O zamanlar tabi elektirik yoktu

Es gab 2 Kilobyte Ramie

2 kilobayt rami vardı

Es gab diejenigen, die sagten

diyenler vardı ya

Es gab keine sichtbaren Gefahren.

Hiçbir görünür tehlike yoktu.

Jeder Spieler gab sein Bestes.

Her oyuncu elinden geleni yaptı.

Sie gab einen Schuss ab.

O bir silah sıktı.

Sie gab mir eine Puppe.

O, bana bir oyuncak verdi.

Sie gab mir diese CD.

Bana bu CD'yi verdi.

Keiner gab die Hoffnung auf.

Hiç kimse umudunu kaybetmedi.

Er gab den Plan auf.

O plandan vazgeçti.

Ich gab ihm das Buch.

Ona kitabı verdim.

Sie gab der Katze Milch.

O, kediyi sütle besledi.

Ich gab meinen Beruf auf.

İşimden vazgeçtim.

Sie gab ihm das Auto.

Ona arabayı verdi.

Letzte Nacht gab es Frost.

Dün gece buz tuttu.

Er gab mir einen Tipp.

O bana bir ipucu verdi.

Er gab mir ein Geschenk.

O bana bir hediye verdi.

Er gab die falsche Antwort.

O yanlış cevap verdi.