Examples of using "Glauben" in a sentence and their turkish translations:
- Onlar sana inanıyorlar.
- Sana inanıyorlar.
İnsanlar inanmak istedikleri şeye inanıyorlar.
Ona inanabiliyor musun?
Bana inanmak zorundasın.
Kime inanacaksın?
Bana inanabilirsin.
Kimse ona inanmayacak.
Hiç kimse ona inanmayacak.
Hiç kimse onlara inanmayacak.
Hiç kimse sana inanmıyor.
Hiç kimse bizi inanmayacak.
Kimse inanmayacak bana.
Ona inanabilirsin.
Biz ona inanmıyoruz.
İşitme engelli bebekler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Görmek inanmaktır.
Herkes öyle düşünüyor.
Neye inanıyorsunuz?
Görmek inanmaktır.
- Onlar ona inanıyorlar.
- Onlar buna inanır.
- Bir şeye inanmalısınız.
- Sen bir şeye inanmak zorundasın.
Her şeye inanmak zayıflıktır ve hiçbir şeye inanmamak aptallıktır.
Sözüne inanabilir miyim.
Sana inanmak istiyorum.
Bana inanmazdın.
Buna inanmamı bekliyor musun?
Zaten sana kim inanırdı?
Ben ona inanamıyorum.
Buna inanamıyorum. Tom da buna inanamıyor.
Ben ona neredeyse hiç inanamıyorum.
Ona inanmamı istiyor musun?
- İnanamıyorum!
- Ben ona inanamıyorum!
Kendine inanmak zorundasın.
Biz Allah'a inanıyoruz.
- Ona güvenebilirsin.
- Ona inanabilirsin.
- Ona inanabilirsiniz.
Hiç kimse bizi inanmayacak.
Buna inanabiliyor musun?
Hiç kimseye inanamazsın.
- Onlar Tanrı'ya inanırlar.
- Onlar Allah'a inanırlar.
Hiç kimse Tom'a inanmayacak.
Kimse buna inanamadı.
Kime inanmamız lazım?
Ona inanabilir miyiz?
Onlara inanabilir miyiz?
Kime inanmalıyım?
Hiç kimse ona inanamadı.
Tom'a inanmak istedim.
Sana her zaman inanacağım.
İstediğine inanabilirsin.
Onlar gözlerini kararttı.
Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.
Birçok kişi balinaların balık olduğunu düşünüyor.
Fransızlar hiçbir şeyin imkansız olduğuna inanmıyor.
Bu inanılmaz!
Ekvatora inanıyorsun
Çünkü inancınız yok
Birçok insan artık kimseye inanmıyor.
İnanmak zordu.
Demokrasiye inanıyoruz.
Kimse bu söylentiye inanmayacaktır.
Bazı insanlar hayaletlere inanırlar.
O bize inanmazdı.
Ben ona inanamıyorum!
Buna inanamıyorlar.
Tom, Mary'ye inanamıyor.
Herkes öldüğümü sanıyor.
İnanması zordu.
Buna inanmayacaksın.
Umursadığımı düşünüyor musun?
Neden bana inanmıyorsunuz?
Tom buna güçlükle inanabildi.
Tom bana inanmak istemiyordu.
Sana inanmak istemiyorum.
- Niçin sana inanmalıyım?
- Neden sana inanmam gerekir?
Onlar bir şeye inanmalılar.
Tom buna inanamadı.
Neden sana inanmamız gerekiyor?
Hikayesine kimse inanmayacak.
Şimdi kime inanmalıyım?
Buna kim inanacak?
Onlar bana inanmayacak.
Hepimiz bir şeye inanırız.
Onlar bunun kundaklama olduğunu düşünüyor.
Buna inanmakta zorlanıyorum.
Neredeyse ona inanamadım.
Tom buna asla inanmayacak.
Bunun o şekilde kalacağını düşünüyor musunuz?
Ona inanmak istemiyorum.