Examples of using "Flüchten" in a sentence and their turkish translations:
Kaçmamız gerekiyor.
Ondan sonra da ellerinden kurtulamadım.
Tom neredeyse kaçamıyordu.
Neden kaçmaya çalıştın?
Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçu ve biniciydiler; rüzgar gibi hızla saldırıp kaçabiliyorlardı.