Examples of using "Ertragen" in a sentence and their turkish translations:
Katlanma dayanılmaz olabilir.
kubbe depreme dayanamadı
Ona tahammül edemiyorum.
- Tom çelişkili olmaya katlanamaz.
- Tom kendisine karşı gelinmesine tahammül edemiyor.
- Tom'un kendisiyle ters düşülmesine tahammülü yok.
Yalnızlık dayanılması zor.
Gürültüye artık katlanamıyorum.
Tom Mary'nin dikkatsizliğine daha fazla dayanamaz.
Tom Mary'nin davranışına daha fazla katlanamaz.
- düşünmeye tahammülü yok'.
Sıcağı kaldıramadı.
Ona daha fazla katlanamam.
Acıya güçlükle katlandım.
Buna daha fazla dayanamıyorum.
O artık buna katlanamadı.
- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.
- Bu ağrıya dayanamıyorum.
- Ben onun küstahlığına dayanamam.
- Onun küstahlığına tahammül edemem.
Ben gürültülü çocuklara tahammül edemem.
Sıcağa dayanamıyorum.
Onun kıskançlığına tahammül edemem.
Onu görmeye tahammül edemiyorum.
O, hakarete dayanamadı.
Bu kokuya katlanamam.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
Onun davranışına güçlükle katlanıyorum.
Tom artık ağrıya dayanamadı.
Ona bakmaya dayanamadım.
Tom Mary'ye bakmaya katlanamıyor.
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
Sıcaklığa daha fazla dayanamıyorum.
Artık gürültüye katlanamam.
O, tahammül sınırlarımı aşar.
Buna uzun süre katlanamam.
Tom artık acıya dayanamadı.
Ben kan görmeye dayanamıyorum.
Bu tür şeyi ben asla yapamam.
- Tek yaşamaya katlanamam.
- Yalnız yaşamaya dayanamıyorum.
Tom Mary'nin kötü davranışlarına daha fazla katlanamaz.
Gürültüye dayanabiliyor musun?
Onlar çarkıfelek meyvesine dayanamaz fakat sanırım o lezzetli.
Çünkü Metropolitan Müzesi daha fazla dayanamayıp
Onun kötü davranışlarına daha fazla katlanamam.
- Aşağı yukarı katlanabileceğimin hepsi bu kadar.
- Bu bardağı taşıran son damla.
Onu terk etme düşüncesine dayanamadı.
İnsanlar onlara acıdığında engelli insanlar buna katlanamaz.
Ağladığını görmeye dayanamadım.
Korkarım acıyla yaşamayı öğrenmen gerekecek.
Tom Mary'yi görmeye bile dayanamaz.
Onun kabalığına daha fazla dayanamam.
Herkesin önünde bana gülünmesine katlanamam.
Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.
Ben neme katlanamam.
Ona katlanamadım.
Evimin yıkılmasına dayanamadım.
Buna zorlukla katlanabiliyorum.
Tom buna katlanamadı.
Tom buna katlanamaz.
Bunu çekemem, buna katlanamam.
Kendimize dayanmamız gerektiğini söylemek kötü bir şeydir.
Soğuğu umursamam ama sıcağa dayanamam.
Zavallı anne oğlunun saygısız davranışına tahammül edemedi.
Bu gürültüye katlanamam.
Ben artık buna dayanamıyorum.
Buna daha fazla katlanamadım.
O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.
O artık buna katlanamaz.
Ben onun başka bir adamla birlikte olma düşüncesine dayanamam.
Tom Mary'nin etrafında olmaya dayanamaz.
- Gürültüye dayanamam.
- Gürültüye katlanamam.
Senin yüzünü sevmiyorum ve ben artık şirketinize dayanamıyorum.
Acıya daha fazla katlanamam.
Artık acıya katlanamıyorum.
Biz yeterince uzun katlandık.
Artık soğuğa dayanamıyorum.
Ona tahammül edemiyorum.
O, kahvenin acılığına dayanamadı.
Buna artık dayanamıyorum.
Tom artık ona dayanamadı.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
- Ona katlanamıyorum.
- Ona tahammül edemiyorum.
Ona artık katlanamıyorum.