Examples of using "Cousin" in a sentence and their turkish translations:
- Tom benim kuzenim.
- Tom, benim kuzenimdir.
Bu benim kuzenim.
Tom kuzenim değil.
O, kuzenim değil.
Kuzenim denizlerde hizmet eder.
Kuzeninin adı ne?
"Senin kuzenin nerede?" "O az önce ayrıldı."
Avukat olan bir kuzenim var.
Kuzenim halen dört yaşında.
Tom ve Mary kuzendir.
Tom ve kuzeni birlikte işe gitti.
O benim kuzenimle evlendi.
Tom'un kuzeniyim.
Kuzenim yarın evleniyor.
Tom kuzenini öptü.
John erkek kardeşim değil fakat benim kuzenim.
Tom, Mary'nin kuzenidir.
- Bizim kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
Tom ve Mary'nin kuzen olduğunu biliyor muydun?
Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.
Kuzenim hokus pokusta iyidir.
Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.
Tom, Mary'nin erkek arkadaşının babasının kuzeni.
Onun kuzeni, onun adını hep unuturum, bir hemşireydi.
Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.
Tom kuzenimi öptü.
Ben Thomas'ın kuzeniyim.
Tom, Mary'nin kuzeni değildir.
Tom, bu benim kuzenim.
Tom ve ben kuzeniz.
O, benim kuzenimle nişanlandı.
Kendi kuzeni Hjorvard, kralın salonuna bir sürpriz, şafak saldırısı yaptı.
Kuzen, amcamın oğludur.
Bir doğum günü partisiyle kuzenimi şaşırttık.
Senin kuzenimle tanışmanı istiyorum.
Tom'un doktor olan bir kuzeni var.
Kezenim her yıl Karpatlara gider.
Avustralya'da yaşayan bir kuzenim var.
Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.
Helen, bu benim kuzenim.
Onlar benim kuzenlerim.
Avukat kuzenim şu anda Fransa'da.