Translation of "Blätter" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Blätter" in a sentence and their turkish translations:

Blätter fallen.

Yapraklar dökülüyor.

Die Blätter fallen.

Yapraklar düşüyor.

- Die Blätter fallen im Herbst.
- Im Herbst fallen die Blätter.

Yapraklar sonbaharda dökülür.

Blätter nach 40 Tagen

40 gün sonra ayrılır

Die Blätter sind gelb.

Yapraklar sarı!

Die Blätter sind gefallen.

Yapraklar düştü.

Warum sind Blätter grün?

Yapraklar neden yeşildir?

- Diese zwei Blätter sehen sich ähnlich.
- Diese beiden Blätter ähneln sich.

Bu iki yaprak benziyor.

Blätter sanken leise zu Boden.

Yapraklar sessizce yere düşüyordu.

Tom rechte alle Blätter zusammen.

Tom bütün yaprakları tırmıkla topladı.

Blätter werden im Herbst braun.

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

Fast alle Blätter sind gefallen.

Neredeyse tüm yapraklar döküldü.

Bäume verlieren schnell ihre Blätter.

Ağaçlar yapraklarını çabucak kaybeder.

Und Blätter sind nicht sehr nahrhaft.

Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,

Die Blätter fielen auf den Boden.

Yapraklar toprağa düştü.

Das sind nur Blätter und Äste.

Sadece yapraklar ve dallar var.

- Die Blätter haben angefangen, die Farben zu verändern.
- Die Blätter haben angefangen, sich zu verfärben.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

Die Blätter sagen einem: "Ich brauche Stickstoff."

Yapraklar sana "Azota ihtiyacım var." der.

Die Blätter färben sich im Herbst rot.

Yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

Alle Blätter des Baums sind gelb geworden.

Ağacın tüm yaprakları sarardı.

Die Blätter wechseln im Herbst die Farbe.

Sonbaharda yaprakların rengi değişir.

Auf dem Teich schwammen vereinzelt abgefallene Blätter.

Düzensiz ölü yapraklar havuzun üstünde yüzüyordu.

Die Blätter haben angefangen, sich zu verfärben.

Yapraklar renk değiştirmeye başladı.

Im Oktober beginnen die Blätter zu fallen.

Yapraklar ekimde düşmeye başlar.

Die Blätter begannen rot und gelb zu werden.

Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.

Das kalte Wetter hat die Blätter rot gefärbt.

Soğuk hava yaprakları kızıllaştırdı.

Die Blätter der Bäume begannen rot zu werden.

Ağaçların yaprakları kızarmaya başladı.

Ich habe Blätter gesammelt. Der Herbst ist da.

Yaprak topladım. Sonbahar gelmiş.

Blätter verhalten sich zu Pflanzen wie Lungen zu Tieren.

Akciğerler hayvanlar için neyse yapraklar bitkiler için odur.

Die Blätter an den Bäumen werden im Herbst rot.

Ağaçların yaprakları sonbaharda kırmızılaşır.

Tom ist im Hof draußen und kehrt Blätter zusammen.

Tom bahçede yaprakları tırmıkla topluyor.

Die Blätter auf den Bäumen haben sich rot gefärbt.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

In Gärten und Parks fallen Blätter von den Bäumen.

Bahçelerde ve parklarda yapraklar ağaçlardan düşer.

Siehst du diese gezackten Spitzen an den Rändern der Blätter?

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

Im Herbst verändern die Blätter ihre Farbe und fallen ab.

Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.

- Ich hörte die Blätter rascheln.
- Ich hörte das Laub rauschen.

Yaprakların hışırdadığını duydum.

Nimm eine Harke und harke die Blätter im Garten zusammen!

Bir tırmık al ve bahçedeki yaprakları tırmıkla.

Ein Ritter ohne Dame war wie ein Baum ohne Blätter.

Hanımefendisi olmayan bir şövalye yapraksız bir ağaç gibiydi.

Sei wie ein Baum und lasse die toten Blätter fallen.

Ölen yapraklarını döken bir ağaç gibi ol.

Die messerscharfen, gezackten Ränder der Blätter schneiden die Haut wie eine Säge.

Jilet gibi keskin kenarları sizi testere gibi keser.

Wenn du mehr Blätter in die Kanne gibst, schmeckt der Tee besser.

Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.

- Im Herbst werden die Blätter gelb.
- Im Herbst wird das Laub gelb.

Sonbaharda yapraklar sararır.

In zwei, drei Wochen werden sich die Blätter an den Bäumen wohl rot färben.

Yapraklar iki veya üç hafta içinde kızaracak.

- Viele Bäume verlieren im Winter ihr Laub.
- Viele Bäume verlieren im Winter ihre Blätter.

Birçok ağaçlar kış mevsiminde yapraklarını kaybederler.

Ändere deine Meinung, aber niemals deine Prinzipien. Ein Baum kann seine Blätter wechseln, aber niemals seine Wurzeln.

Fikrini değiştir, ama prensiplerini değil. Bir ağaç yapraklarını değiştirebilir, ama köklerini asla.

Oder soll ich versuchen, Blätter und Äste in meinen Rucksack zu stecken und meine markante menschliche Gestalt verschleiern?

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.