Examples of using "Fallen" in a sentence and their turkish translations:
Yapraklar dökülüyor.
Bebekler çoğunlukla düşerler.
Düşmemeye çalışın.
Düşmeyin.
Maskeler düşüyor.
Emtia fiyatları düşüyor.
Yapraklar düşüyor.
Yün fiyatları düşüyor.
Silahı bırak.
Sadece düşürmeyin.
Yapraklar sonbaharda dökülür.
Fiyatlar düşecek.
Onun düşmesine izin vermeyin.
Silahını bırak.
Tom bunu düşürdü.
Tom terk edildi.
Bıçağını bırak!
Omlet yapmak için bir yumurta kırmak zorundasın.
aslında gene yan yana düşüyorlar ya
Lenslerimden birini düşürdüm
- O fincanı düşürme.
- O bardağı düşürme.
Düşerim diye korkuyorum.
Sabunu düşürme.
Tom'un saçları dökülüyor.
Bıçağı bırak, Tom.
Kanada'da buğday fiyatlarının azalacağı tahmin edilmektedir.
Göz kapaklarım ağır.
Tom bayılabilir.
Tom bardağını düşürdü.
O bir vazo düşürdü.
O, hamsileri düşürdü.
Masraflar düştü.
Kalemini düşürdün.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
Şimdi ilk yağmur damlası düşüyor.
Sinek uçsa duyabilirsin.
Suya düşme tehlikesi ile karşı karşıyaydı.
Onun ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.
O, düştüğü zaman yaralandı.
Silahlarınızı bırakın!
Sıcaklık düzenli olarak eksi 40 derecelere kadar düşüyor.
Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
Yere bir şeyin düştüğünü duydum.
Gökkubbe onun üzerine düşmesin.
Davadan vazgeçemem.
Sınavımda başarısız olmak istemiyorum.
Silahını bırak dedim!
Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.
Başarısızlığa uğramış devrimler çabucak unutulur.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu.
Kalan kabukları bıraktı ve hızlıca uzaklaştı.
Eğer düşürürsen kırarsın.
Üzgünüm, bıçağımı düşürdüm.
Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.
Kitaplarının yere düşmesine izin verdi.
Kimseyi rahatsız etmemeye çalışıyorum.
Kitaplarını yere düşürdü.
Tom valizini bıraktı ve kaçtı.
Sen kolayca arkadaşlar edinir gibi görünüyorsun.
Tom fincanını düşürüp kırdı.
Onu ben düşürdüm.
Hamam böceklerini yakalamak için tuzaklar kurduk.
O yere sosis düşürdü.
Tom kitaplarını yere düşürdü.
O, kupayı düşürdü ve kırdı.
İlk elmalar zaten düşmeye başladı.
Cep telefonumu neredeyse havuza düşürüyordum.
Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya, izole olmaya başladım.
Sonbahar geldi ve yapraklar düşmeye başladılar.
Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.
O kayanın üzerine basma. O düşecek.
Sıcaklık düşüyor.
Ücretleri düşürmeni istiyorum.
Fikirler savaşında öldürülen insandır.
Boston'da sıcaklığın -8°F'ye kadar düşmesi bekleniyor.
Kız kardeşim tabağını yere düşürdü.
Her şeyi kaybetmeye katlanıyorsunuz.
Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.
Bahçelerde ve parklarda yapraklar ağaçlardan düşer.
Yumurtaları düşürmemek için dikkatli olmalısın.
Tom bardağını düşürdü ama o kırılmadı.
Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.
Aşkın ince olduğu yerde hatalar kalındır.
Anahtarlarımı düşürdüm.
Hayır, gökyüzü başımıza düşmez.
Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.
Eğer dikkat etmezsen yakında suya düşeceksin.
Bu bilginin, düşman ellerine düşmemesi gerekir.
Ölen yapraklarını döken bir ağaç gibi ol.
Beni bıraktığında uçmayı öğrendim.
Çocuklar düşe kalka büyüyor.
siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.
İğne düşse duyulurdu; o kadar sessizdi.
Küpemi düşürdüm.