Translation of "Grün" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Grün" in a sentence and their turkish translations:

- Grün steht dir.
- Grün steht euch.
- Grün steht Ihnen.

- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.

- Zucchini sind grün.
- Zucchetti sind grün.

Kabaklar yeşildir.

Grün: nebensächlich.

Yeşil- önemi az.

Sie sind grün.

Onlar yeşil.

Das ist grün.

Bu, yeşil.

Grün steht Alice.

- Yeşil Alice'e uyuyor.
- Yeşil Alice'e yakışır.

Grün steht Elke.

Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.

Zucchini sind grün.

- Kabaklar yeşildirler.
- Kabak yeşildir.

- Grün ist meine liebste Farbe.
- Grün ist meine Lieblingsfarbe.

Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

Der Rock ist grün.

Etek yeşildir.

Ist diese Birne grün?

Bu armut yeşil mi?

Der Baum ist grün.

Ağaç yeşil.

Der Berg ist grün.

Dağ yeşildir.

Der Tisch ist grün.

Masa yeşil.

Die Bäume sind grün.

Ağaçlar yeşil.

Das Wasser ist grün.

Su yeşil.

Welche Frucht ist grün?

Hangi meyve yeşildir?

Die See ist grün.

Deniz yeşil.

Das Gras ist grün.

Çimen yeşildir.

Die Ampel ist grün.

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

Die Ampel wurde grün.

- Işık yeşile döndü.
- Trafik ışığı yeşile döndü.

Sie sind nicht grün.

Onlar yeşil değil.

Sie trägt nie grün.

O hiçbir zaman yeşil giymiyor.

Das Buch ist grün.

Kitap yeşil.

Dieses Licht ist grün.

O ışık yeşildir.

Die Frucht ist grün.

Meyve yeşildir.

Das Kleid ist grün.

Elbise yeşildir.

Warum sind Blätter grün?

Yapraklar neden yeşildir?

Diese Birne ist grün.

- Bu armut yeşil.
- Bu armut yeşildir.

Diese Banane ist grün.

Bu muz yeşildir.

Grün ist meine Lieblingsfarbe.

Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

Der Hügel ist immer grün.

Tepe her zaman yeşildir.

Der Baum ist ganzjährig grün.

Ağaç yıl boyunca yeşil kalıyor.

Der Zaun ist grün gestrichen.

Çit yeşil boyalıdır.

Äpfel sind rot oder grün.

Elmalar kırmızı veya yeşildir.

Diese Wand ist grün gestrichen.

Bu duvar yeşile boyanmıştır.

Die Bananen sind noch grün.

Muzlar hâlâ yeşil.

Das Meer ist sehr grün.

Deniz çok yeşil.

Tom wurde grün vor Neid.

Tom kıskançlıktan mosmor oldu.

Fräulein Grün ist unsere Musiklehrerin.

Bayan Green bize müzik öğretir.

Berge sind nicht unbedingt grün.

Dağlar mutlaka yeşil değildir.

Grün passt nicht zu Rot.

Yeşil kırmızı ile gitmez.

Tom färbte seine Haare grün.

Tom saçını yeşile boyadı.

- Tom hat Mary grün und blau geschlagen.
- Tom schlug Mary grün und blau.

Tom Mary'yi öldüresiye dövdü.

Mein Herz ist grün und gelb.

Kalbim yeşil ve sarıdır.

Wir haben das Haus grün angestrichen.

Biz evi yeşile boyadık.

Die Farbe von Esperanto ist Grün.

Esperanto’nun rengi yeşildir.

Ich mag grün lieber als blau.

Maviden çok yeşili tercih ederim.

Tom wurde grün und blau geschlagen.

Tom evire çevire dövüldü.

Wir haben die Türe grün angemalt.

Biz kapıyı yeşile boyadık.

Ich strich den Zaun grün an.

Çiti yeşile boyadım.

Warte bis das Licht grün wird.

- Işık yeşile dönene kadar bekleyin.
- Işık yeşil olana kadar bekleyin.

Der Hund ist grün und schön.

Köpek yeşil ve güzeldir.

Tom hat eine Rot-Grün-Sehschwäche.

Tom kırmızı yeşil renk körü.

Warte bis die Ampel grün ist.

Işık yeşile dönünceye kadar bekle.

Tom hat die Tür grün gestrichen.

Tom kapıyı yeşile boyadı.

Tom hat die Wand grün gestrichen.

Tom duvarı yeşil renkte boyadı.

- Sie sind grün.
- Sie sind Grüne.

Onlar yeşil.

- Französisch unterrichtet Herr Weiß, nicht Frau Grün.
- Französisch unterrichtet nicht Frau Grün sondern Herr Weiß.

Fransızca Bay White tarafından öğretilir, Bayan Green tarafından değil.

- Zwei Oberstufenschüler schlugen Tom grün und blau.
- Zwei Oberstufenschüler haben Tom grün und blau geprügelt.

İki lise öğrecisi Tom'u döğüp çürükler içerisinde bıraktılar.

- Welche Farbe ziehst du vor: Blau oder Grün?
- Welche Farbe ziehen Sie vor: Blau oder Grün?
- Welche Farbe zieht ihr vor: Blau oder Grün?

Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yoksa yeşil mi?

Die Ampel wechselte von Rot auf Grün.

Işık kırmızıdan yeşile dönüştü.

Du bist noch grün hinter den Ohren.

Hâlâ toysun.

Sie schnitt das Grün der Möhren ab.

O, havuç tepelerini kesti.

Er konnte Grün nicht von Blau unterscheiden.

Yeşili maviden ayıramadı.

Äpfel sind gewöhnlich grün, gelb oder rot.

Elmalar genellikle yeşil, sarı veya kırmızıdır.

Er hat die ganzen Wände grün gestrichen.

O, bütün duvarları yeşil boyadı.

Das Gras im Park ist grün und schön.

Parktaki çim yeşil ve güzel.

Trägst du am Sankt-Patrizius-Tag immer Grün?

Sen Aziz Parik gününde her zaman yeşil giyer misin?

Die italienische Flagge ist grün, weiß und rot.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

Mit seinem Chef ist er sich nicht grün.

O patronuyla kötü bir şekilde geçinir.

In der Tokyoer Innenstadt gibt es viel Grün.

Tokyo Midtown'da bir sürü sera var!

Wie kommst du darauf, dass meine Lieblingsfarbe Grün ist?

Benim en sevdiğim rengin yeşil olduğunu sana düşündüren şey nedir?

Wir haben die Stiefel in Grün, Blau und Gelb.

Bizim yeşil, mavi ve sarı renkli çizmelerimiz var.

- Herr Green, Sie werden am Telefon verlangt.
- Herr Grün, Telefon!

Bay Green, telefonda aranıyorsunuz.

Langsam fangen die Blumen zu wachsen an und alles wird grün.

Çiçekler büyümeye başlıyor ve her şey yeşil oluyor.

Ich freue mich, dass der Apfel, den ich esse, grün ist.

Yediğim elma yeşil olduğu için mutluyum!

Für Wirbellose, die Blau und Grün besonders gut sehen, sind sie unwiderstehlich.

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

Anne Shirley, was hast du mit deinem Haar getan? Das ist ja grün!

Anne Shirley, saçlarına ne yaptın? Neden, yeşil!

- Er machte Fräulein Grün zu seiner Sekretärin.
- Er machte Frau Green zu seiner Sekretärin.

O, bayan Green'i sekreteri yaptı.