Translation of "Tagen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Tagen" in a sentence and their turkish translations:

Blätter nach 40 Tagen

40 gün sonra ayrılır

- Kommen Sie in drei Tagen wieder.
- Komm in drei Tagen wieder!

3 gün sonra gel!

- Das war vor drei Tagen.
- Das ist vor drei Tagen passiert.

O üç gün önceydi.

An guten Tagen steht jeder zu dir; an schlechten Tagen und Tagen der Krankheit hingegen steht nur Allah zu dir.

İyi gününde herkes yanında olur; kötü ve hasta gününde ise yalnız Allah yanında olur.

Wird in 13 Tagen abgeschlossen

13 günde tamamlıyor

Bitte komm in drei Tagen.

Üç gün içinde gel lütfen.

Es schneit seit zwei Tagen.

İki gün boyunca kar yağdı.

Vor zwei Tagen regnete es.

İki gün önce yağmur yağdı.

Das war vor drei Tagen.

Üç gün önceydi.

Ich schlafe seit Tagen nicht.

Günlerdir uyumuyorum.

Tokio kapitulierte nach wenigen Tagen.

Tokyo günler içinde teslim oldu.

Er ging vor drei Tagen.

O, üç gün önce ayrıldı.

Tom ging vor drei Tagen.

Tom, üç gün önce gitti.

Das war vor zwei Tagen.

O iki gün önceydi.

Es regnet seit drei Tagen.

Üç gündür yağmur yağıyor.

Vor drei Tagen regnete es.

Üç gün önce yağmur yağdı.

Seit Tagen hat Maria Kopfschmerzen.

Günlerdir Mary'nin bir baş ağrısı var.

- Tom ist vor etlichen Tagen verloren gegangen.
- Tom ist seit etlichen Tagen vermisst.

Tom birkaç gün önce kayıplara karıştı.

- Ich habe Tom vor drei Tagen gesehen.
- Ich sah Tom vor drei Tagen.

Tom'u üç gün önce gördüm.

Das ist vor drei Tagen passiert.

Üç gün önceydi.

Das Treffen ist in zehn Tagen.

- Toplantı, on gün uzaklıktadır.
- Toplantı on gün sonra.
- Toplantıya on gün var.

Die Antwort kam nach drei Tagen.

Üç gün sonra cevap geldi.

Es regnet schon seit zwei Tagen.

İki gündür yağmur yağmaktadır.

Wir sind seit drei Tagen hier.

Üç gündür buradayız.

Kommen Sie in zwei Tagen wieder.

İki gün içinde geri gel.

Er kam nach zwei Tagen zurück.

İki gün sonra geri döndü.

Die Bombe explodierte vor zwei Tagen.

İki gün önce bomba patladı.

Ich habe seit Tagen nicht geschlafen.

Günlerdir uyumadım.

An heißen Tagen verderben Lebensmittel schneller.

Yiyecek sıcak havada çabuk bozulur.

Tom ist vor drei Tagen verschwunden.

Tom üç gün önce ortadan kayboldu.

Tom ist vor drei Tagen verstorben.

Tom üç gün önce vefat etti.

Tom reist in drei Tagen ab.

Tom üç gün içinde gidiyor.

Ich reise in drei Tagen ab.

Üç gün içinde gideceğim.

In zwei Tagen werde ich 13.

İki gün içinde, on üç yaşına gireceğim.

Toms Beerdigung war vor drei Tagen.

Tom'un cenazesi üç gün önceydi.

Thomas wird in drei Tagen hingerichtet.

Tom üç gün içerisinde asılacak.

Wir sind vor zwei Tagen angekommen.

Biz iki gün önce vardık.

Wir sind vor drei Tagen angekommen.

Biz üç gün önce geldik.

Er wurde vor einigen Tagen krank.

O birkaç gün önce hasta düştü.

Er hat seit einigen Tagen Fieber.

Onun son birkaç gündür ateşi vardı.

Ich kam vor drei Tagen an.

Ben üç gün önce geldim.

Er hat vor drei Tagen geheiratet.

O üç gün önce evlendi.

Er reist in drei Tagen ab.

O, üç gün içinde ayrılıyor.

In ein paar Tagen ist Weihnachten.

Noel sadece birkaç gün uzaklıktadır.

Tom hat vor drei Tagen geheiratet.

Tom üç gün önce evlendi.

Tom heiratet in nur wenigen Tagen.

Tom sadece birkaç gün içinde evleniyor.

Der Wald brennt seit drei Tagen.

Orman üç gündür yanıyor.

- Vor einigen Tagen habe ich das Problem gelöst.
- Ich löste das Problem vor einigen Tagen.

Birkaç gün önce problemi çözdüm.

- An heiteren Tagen kann man den Fuji sehen.
- An klaren Tagen kann man den Fujiyama sehen.
- An klaren Tagen kann man den Fuji sehen.

Bulutsuz bir günde Fuji dağını görebilirsiniz.

- Ich rufe dich in ein paar Tagen an.
- Ich rufe euch in ein paar Tagen an.
- Ich rufe Sie in ein paar Tagen an.

Birkaç gün içinde seni arayacağım.

- Ruf mich in zwei Tagen noch mal an.
- Ruft mich in zwei Tagen noch mal an.
- Rufen Sie mich in zwei Tagen noch mal an.

İki gün içinde beni yeniden ara.

- Der Schnitt wird in einigen Tagen heilen.
- Der Schnitt wird in ein paar Tagen verheilt sein.

Kesik birkaç gün içinde iyileşecektir.

- Ich habe Tom schon seit Tagen nicht mehr gesehen.
- Ich habe Tom seit Tagen nicht gesehen.

Tom'u günlerdir görmedim.

- Ich habe mir vor zwei Tagen eine Erkältung zugezogen.
- Ich habe mich vor zwei Tagen erkältet.

İki gün önce soğuk algınlığı oldum.

Tom hat seit zwei Tagen nicht geschlafen.

Tom İki gündür uyumuyor.

Er machte die Arbeit in zwei Tagen.

O, işi iki gün içinde yaptı.

An schönen Tagen geht mein Großvater spazieren.

Dedem güzel günlerde yürüyüşe gider.

Sie umkreist die Sonne in 365 Tagen.

Güneşin etrafında 365 günde döner.

Er wird in einigen Tagen zurück sein.

O, birkaç gün içinde dönecek.

Vater kommt in ein paar Tagen zurück.

Babam birkaç gün içinde dönecek.

Es regnet schon seit drei Tagen ununterbrochen.

- Üç gündür aralıksız yağmur yağıyor.
- Üç gündür aralıksız yağıyor.

Lucy hat mich vor drei Tagen besucht.

Lucy üç gün önce beni görmeye geldi.

Meine Mutter ist seit zwei Tagen krank.

Annem iki gündür hasta.

Gott erschuf die Welt in sechs Tagen.

Tanrı dünyayı altı günde yarattı.

Ich habe Tom seit Tagen nicht gesehen.

Tom'u günlerdir görmedim.

Tom ist vor ein paar Tagen gestorben.

Tom birkaç gün önce öldü.

Tom ist schon seit drei Tagen hier.

Tom üç gündür burada.

Ich habe seit sechs Tagen nichts gegessen.

Ben altı gün bir şey yemedim.

Tom kam mich vor drei Tagen besuchen.

Tom üç gün önce beni görmeye geldi.

Ich arbeite hier schon seit vielen Tagen.

- Ben birçok gündür burada çalışıyorum.
- Ben günlerdir burada çalışıyorum.

An manchen Tagen geht es mir gut.

Bazı günler iyi hissediyorum.

Tom kam uns vor drei Tagen besuchen.

Tom, üç gün önce bizi ziyarete geldi.

Ich habe ihn seit Tagen nicht gesehen.

Günlerdir onu görmedim.

Er las das Buch in acht Tagen.

O, kitabı sekiz günde okudu.

Es geschah vor mehr als drei Tagen.

Bu üç günden daha önce oldu.

Tom ist schon seit drei Tagen weg.

Tom üç gündür uzakta.

An allen Tagen brauchen wir einwandfreies Wasser.

Saf su günlük yaşantımızda gereklidir.

Er fehlt ihr, besonders an regnerischen Tagen.

O, onu özlüyor, özellikle yağmurlu günlerde.

In ein paar Tagen ist schon Halloween.

- Cadılar Bayramı sadece birkaç gün uzaklıktadır
- Cadılar Bayramı'na sadece birkaç gün kaldı.
- Cadılar Bayramı'na yalnızca birkaç gün var.

Ich habe seit drei Tagen nichts gegessen.

Üç gündür hiçbir şey yemedim.

Tom wird in einigen Tagen zurück sein.

Tom birkaç gün içinde dönecek.

Fische und Besucher stinken nach drei Tagen.

Balıklar ve ziyaretçiler üç gün sonra kokuyor.

Tom hat Australien vor drei Tagen verlassen.

Tom Avustralya'dan üç gün önce ayrıldı.

Du bist meine Sonne an verregneten Tagen.

Yağmurlu günlerde sen benim güneşimsin.

Er wohnt seit zwei Tagen in Kōbe.

İki gündür Kobe'de yaşıyor.

- In ein paar Tagen müsstest du wieder laufen können.
- In ein paar Tagen müssten Sie wieder laufen können.
- In ein paar Tagen solltest du wieder gehen können.
- In ein paar Tagen sollten Sie wieder gehen können.

Birkaç gün içinde yürüyebilmelisin.

- Ich werde Sie in ein, zwei Tagen benachrichtigen.
- Ich werde dir in den nächsten Tagen Bescheid geben.

Bir iki gün içinde sana bildireceğim.

- Es wird in einem oder zwei Tagen fertig sein.
- Es wird in ein, zwei Tagen fertig sein.

Bir ya da iki gün içinde bitirilecek.