Translation of "S'amuser" in Turkish

S'amuser.

ve eğlenin.

- Ils semblent s'amuser.
- Elles semblent s'amuser.

Eğleniyor gibi görünüyorlar.

Tom aime s'amuser.

- Tom keyfine düşkündür.
- Tom bir keyif adamı.
- Tom zevk ve eğlenceye düşkün biridir.

Marie sait comment s'amuser.

Mary nasıl eğleneceğini biliyor.

Il veut juste s'amuser.

Sadece eğlenmek istiyor.

Elles veulent juste s'amuser.

- Sadece eğlenmek istiyorlar.
- Onlar sadece eğlenmek istiyor.

Elle veut juste s'amuser.

O sadece eğlenmek istiyor.

On veut juste s'amuser.

Biz sadece eğlenmek istiyoruz.

Les filles veulent juste s'amuser.

Kızlar sadece eğlenmek istiyor.

C'est là qu'on commence à s'amuser.

- Bu, eğlencenin başladığı yerdir.
- Eğlence burada başlıyor.

Je sais comment on pourrait s'amuser.

Nasıl eğlenebileceğimizi biliyorum.

Tom avait l'air de bien s'amuser.

Tom kesinlikle eğleniyor gibi görünüyordu.

Mais elle est trop occupée pour s'amuser.

Ama dişinin gönül eğlendirmeye vakti yok.

Je suis ravi d'être ici. On va s'amuser.

Burada olduğum için çok heyecanlıyım. Biraz eğleneceğiz.

- On va bien rigoler.
- On va bien s'amuser.

Biz çok eğleneceğiz.

J'ai bien l'impression qu'on va s'amuser ce soir.

Bu gece kesinlikle iyi vakit geçireceğimizi söyleyebilirim.

Mon frère a l'air de s'amuser à l'université.

Erkek kardeşim üniversitede zevk alıyor gibi görünüyor.

Le jeune couple est allé à Kyoto pour s'amuser.

Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.

Ils ont apporté une moto-cross. On va bien s'amuser.

Bakın, bir arazi motosiklet getirdiler. Bu eğlenceli bir macera olacak.

On s'amuse aussi en faisant ça, on veut s'amuser en regardant

Biz de eğleniyoruz bunu yaparken sizde izlerken eğlenin istiyoruz

La plage est un endroit idéal pour les enfants pour s'amuser.

Sahil, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.

- On dirait qu'ils s'amusent bien.
- Ils ont l'air de bien s'amuser.

Onlar eğleniyor gibi görünüyor.

Il est difficile, pour les débutants, de s'amuser en planche à voile.

Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.

- Il l'a fait juste pour le plaisir.
- Il l'a fait juste pour s'amuser.

O, onu eğlence amacıyla yaptı.

Il a appris par cœur le tableau périodique des éléments juste pour s'amuser.

O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.