Examples of using "Restent" in a sentence and their turkish translations:
Onlar kalıyor.
bizimle kalıyorlar.
Bu paralar orada bir kalsın
Söz uçar, yazı kalır.
tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.
sinir bozucu şeyler aynı kaldı.
Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.
Söz uçar, yazı kalır.
Fiyatlar oldukları gibi kalırlar.
Bellek silinir ama yazılı söz kalır.
Bir çok insan bu konuya çok takılmış
81000 vakadan 7000 tane kaldı geriye.
kırsal kesimlerde sadece kendilerini sefil yoksulluktan
Su aygırları serinlemek için gündüz sıcağında suda durur.
Kim bilir, daha başka ne sırlar gizli...
Yaşlı insanların güçlü kalması önemlidir.
Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkiler soğuk kalmaktadır.
Nerede olduğumuza bakmaksızın her nasılsa, duygu cinsiyetli.
Eşeğe altından semer vursan, yine eşektir.
Birçok çocuk, okuldan sonra kulüp etkinlikleri için kalır.
Ne derseniz deyin Japon Anglisizmi Japoncadır.
Erasmus öğrencileri genellikle aynı ülkeden başka öğrencilerle kalırlar.
Listede kalan kelimelerin beşi isim.
Çatlaklardan düşüyorlar.
Ama bunu yapmadan önce bu ilaçları halletmeliyiz. Onları serin tutacak bir şey yapmalıyız.
Kaç tane sandviç kaldı?