Examples of using "Rendit" in a sentence and their turkish translations:
Haber onu mutlu yaptı.
çok kızmıştı.
O vesile olmuş.
Sözlüğü geri verdi.
Mektup onu üzdü.
Üzüntü onu çıldırttı.
O, son nefesini aldı.
O olay onu ünlü yaptı.
O beni düzenli olarak ziyaret etti.
Kaza resmi beni hasta ediyor.
O, dişçiye gitti.
Onun kabalığından nutkum kurudu.
- Tutuklu serbest bırakıldı.
- Tutukluya özgürlüğü verildi.
Bu haberi duymak onu mutlu etti.
Ödünç aldığı tüm parayı geri verdi.
O, parayı geri ödedi.
- O, hastaneye giden bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksi tuttu.
O onu mutlu etti.
Aslında hiç kiliseye gitmezdi.
Asla dönmemek üzere oraya gitti.
Müzik öğrenimi için Paris'e gitti.
O müzik eğitimi için İtalya'ya gitti.
Bir miktar portakal almak için mağazaya gitti.
Paris'e ilk kez gitti.
O, ona baktı ve o onu çok sinirlendirdi.
Tom, Mary'yi mutlu etti.
O, orada ne bulduğunu açıklamadı.
Ona saygı duyuyoruz, eskiden dernek başkanıydı.
O, parayı geri ödemedi.
O, spor salonuna yürümedi.
Onu yolcu etmek için havaalanına gitti.
Tom sözlüğümü bana geri verdi.
O, yüzmek için oraya gitti.
Son olarak o Amerika'ya gitti.
O oraya bizzat gitti.
O kimseyi ziyaret etmedi.
O benim yerime gitti.
Tom dansa gitmedi.
O, hatalı olduğunu gördü.
- O, tek başına oraya gitti.
- O, oraya kendisi gitti.
Oraya benim yerime o gitti.
Bu beni çok üzdü.
Davout, Hamburg'u ancak Napolyon'un tahttan çekildiğinin teyidi geldikten sonra 1814 Mayıs'ında teslim etti.
Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.
O, Şikago'ya otobüsle gitti.
O, onu 20 Ekimde ziyaret etti.
Tam kapanacakken o mağazaya gitti.
Tom, kızının dilini deldirmiş olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü.
Tom anında durumu kontrol altına aldı.
Babam hastanedeki amcamı ziyaret etti.
Babasının yerine oraya o gitti.
Kimse fark etmedi.
O, onunla birlikte sinemaya gitti.
O, müzeye taksiyle gitti.
O, onu uğurlamak için tren istasyonuna gitti.
O, kütüphaneye gitti.
O, diğer tarafa geçti.
O bütün problemleri için onu suçladı.
O onu yılda bir kez ziyaret etti.
Oyundan sonra, o, köpeğini beslemek için doğruca eve gitti.
O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.
O, müzeye taksiyle gitti.
O, iki yıl önce Londra'ya gitti.
Hastalığına rağmen kız okula gitti.
Hastaydı fakat okula gitti.
Hasta olmasına rağmen, okula gitti.
Doktor, hastasına bir iyi ve bir kötü haberi olduğunu söyler: "Kötü haber artık bu günden sonra yaşamayacaksınız. Ve işte iyi haber, bunu size dün söylemeyi unuttum."