Examples of using "Quitter" in a sentence and their turkish translations:
- Paris'i terk etmek istiyorum.
- Paris'ten ayrılmak istiyorum.
Umarım bugün beyninizin ne kadar
Seni terk etmek zorundayım.
Okuldan ayrılmak istiyorum.
Beni bırakamazsın.
Senden ayrılmak istemiyorum.
Seni hiç terk etmemeliydim.
Sen bugün ülkeyi terk etmek zorundasın.
Tren az önce ayrıldı.
- Lütfen hatta kalın.
- Lütfen hatta kalınız.
- Odayı terk edebilirsiniz.
- Odadan ayrılabilirsin.
Okuldan ayrılmak zorundayım.
İşimi bırakmak istiyorum.
İşimi terk etmek zorundaydım.
Ülkeyi terk edeceğim.
Şirketten ayrılmam istendi.
Tom şirketten ayrılmaya karar verdi.
Bu odadan ayrılmayacaksın.
Bu yeri terk etmeye hazırım.
O, ona işini bırakması için baskı yaptı.
İşini bırakmayı ciddi olarak düşünüyor musun?
Bu odayı terk edemezsin.
Bu odayı terk edemezsin.
-fırlama, salondan çıkıp gitmek anlamında-
"Uluslararası kariyerini bitirmelisin."
Şimdi odayı terk edebilirsiniz.
O, köyü terk etmek zorunda kaldı.
Şirketi bırakmaya karar verdi.
Otelden ayrılmaları yasaklandı.
Ben Tom'dan ayrılmak istemiyorum.
Boston'dan ayrılmak istemiyorum.
Bu yeri çabucak terk etmek istiyorum.
Yarın daha erken gitmeliyim.
Bu işi nasıl bırakabilirim?
Bizi terk etmek niyetinde misin?
İşi her zaman terk edebilirsin.
O, şirketten ayrılmaya kararlıdır.
Odadan çıkmama izin verdi.
- Tom işini bırakmak zorunda kaldı.
- Tom işini bırakmak zorundaydı.
Şimdiki işimi bırakacağım.
Burayı terk etmek için sabırsızlanıyorum.
Bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.
Hiç işini bırakmayı düşündün mü?
Seni asla terk etmeyeceğime sana söz veriyorum.
İşini bırakmak istediğinden emin misin?
topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.
anemonu bırakma hatasında bulundu.
Kimsenin odadan çıkmasına izin verilmedi.
Ben bu işi bırakmak istemiyorum.
Yatak odasını hemen terk etmemi emretti.
Bazen bu işi bırakmak aklıma geliyor.
O, şirketten ayrılmaya karar verdi.
Asla bu odadan ayrılmak istemiyorum.
Otelden kaçta ayrılmam gerekiyor?
Tom'un Boston'u terk etmeye niyeti yok.
Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.
Karım beni terk etmeye karar verdi.
Dan kasabayı terk etmeye karar verdi.
O onu işini bırakmaya ikna etti.
Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.
O, işini bırakma konusunda onu ikna etti.
Birinin vatanını terk etmesi zordur.
Tom, kasabadan ayrılması gerektiğini biliyordu.
Takımı bırakmamı isterlerse bu çok moralimi bozar.
Ona işini bırakmamasını rica etti.
en sık duyduğum üçüncü itiraz.
Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?
üniversiteyi bırakma kararı aldı ve 1995 yılında
Saat altıda evi terk etmek zorundasın.
O geldiğinde, o evden ayrılacaktı.
O, gözlerini ondan alamıyor.
Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.
Buradan ayrılmak üzereyim.
Saat altıda gitmemin sakıncası yok.
Dev tanker az önce rıhtımdan ayrıldı.
Dev bir tanker rıhtımdan ayrıldı.
Evimden ayrılmak üzereydim.
Ona odadan ayrılmasını söyledim.
Onlara odayı terk etmelerini emrettim.
- Adadan yol yok.
- Adadan çıkış yok.
Hiçbiriniz bu odayı terk etmemeli.
İşi bırakman gerekli değil.
İşten erken ayrılmak zorunda kalmayacağım.
Elimden geldiğince kısa sürede Boston'dan ayrılmayı düşünüyorum.
Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi.
Tom gruptan ayrılmak istediğini söyledi.
Tom gözlerini Mary'den alamadı.
İşini bırakman gerektiğini düşünmüyorum.
Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.
Misafirlerden bazılarının ziyafet salonundan ayrıldığını gördüm.
Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
O yarın Şikago'dan ayrılıyor.
Amaç bir saat içinde ülkenin dışına çıkmaktır.
Bazı insanlar ayrılacak ve sorunları.
- Bu kenti, geri dönmemek üzere terk etmek istiyorum.
- Ben bu şehri terk etmek istiyorum ve asla geri gelmek istemiyorum.
Bu kenti terk edip asla geri dönmemek istiyorum.
Tom önümüzdeki pazartesi gününe kadar Boston'dan ayrılamaz.
Boston'a gitmek zorundasın.
Jane evi terk etmek üzereydi.