Translation of "Prépare" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Prépare" in a sentence and their turkish translations:

- Elle prépare le souper.
- Elle prépare le dîner.
- Elle prépare le déjeuner.

O akşam yemeği hazırlıyor.

Elle se prépare.

O, hazırlanıyor.

Prépare-toi vite.

Çabucak hazırlanın.

Maman prépare le déjeuner.

Anne öğle yemeği hazırlıyor.

Une tempête se prépare.

Bir fırtına patlamak üzeredir.

- Prépare-toi.
- Préparez-vous.

- Hazır olun.
- Hazırlanın.
- Hazırlan.

Prépare-toi pour l'école.

- Okula hazırlan.
- Okul için hazırlanın.

Prépare-toi à mourir !

Ölmeye hazır olun.

Je prépare le thé.

Çay yapıyorum.

L'homme prépare sa propre fin

insan kendi sonun kendisi hazırlıyor

Meg prépare le petit déjeuner.

Meg kahvaltı hazırlıyor.

Ma mère prépare mes repas.

Benim yemeklerimi annem hazırlar.

Je me prépare au pire...

En kötüsü için hazırlanıyorum.

- Il se prépare.
- Il s'apprête.

Hazırlanıyor.

Ma mère prépare un gâteau.

Annem kek yapar.

Tom prépare le petit déjeuner.

Tom kahvaltı hazırlıyor.

Je prépare mes idées à l'avance.

Düşüncelerimi çok önceden hazırlıyorum.

Il se prépare pour le voyage.

O, yolculuk için hazırlanıyor.

Tom prépare une tasse de thé.

Tom bir fincan çay yapıyor.

Prépare-toi à avoir un choc.

Bir şok için hazır olun.

Il se prépare pour le test.

O sınava hazırlanıyor.

Tom se prépare à y aller.

Tom gitmeye hazırlanıyor.

- Prépare du café.
- Préparez du café.

Kahve hazırla.

Je me prépare à partir demain.

Yarın gitmeye hazırlanıyorum.

Le cuisinier prépare des repas délicieux.

Aşçı lezzetli yemekler hazırlar.

Comment prépare-t-on cette soupe ?

- O çorbayı nasıl hazırlıyorsun?
- O çorba nasıl hazırlanıyor?

Un petit scorpion. Bon, on se prépare.

Küçük bir akrep. Tamam, bunu hazırlayalım.

Bon, on se prépare. On va sauter.

Pekâlâ, bunun için hazırlanalım. Atlamak için hazır olun.

Je me prépare à aller au lit.

Yatmaya hazırlanıyorum.

Je prépare le déjeuner tous les jours.

Ben her gün öğle yemeği yaparım.

J'ai l'impression que Tom prépare quelque chose.

Tom'un bir şeyin peşinde olduğundan şüpheliyim.

Prépare-nous du thé s'il te plaît.

Lütfen bize biraz çay yap.

Bon, on se prépare et on se lance.

Tamam, önce bunu ayarlayıp sonra da işe koyulacağız.

- Prépare-toi !
- Apprête-toi !
- Préparez-vous !
- Apprêtez-vous !

Kendini hazırla.

Si tu veux la paix, prépare la guerre.

- Barış istiyorsan savaşa hazır ol.
- Barış istiyorsanız savaşa hazır olun.

- Prépare-toi à mourir !
- Préparez-vous à mourir !

Ölmeye hazır olun.

- Préparez-vous à l'impact !
- Prépare-toi à l'impact !

Etkisi için destekle.

Mary se prépare pour son audition au conservatoire.

Mary konservatuvarda ses sınavı için hazırlanıyor.

Il prépare sa valise pour partir en voyage.

Yolculuğa çıkmak için valizini hazırlıyor.

Je prépare en ce moment le petit-déjeuner.

Ben şimdi kahvaltı yapıyorum.

Si un homme se prépare pour une réunion d'affaires,

Bir erkek iş görüşmesine gideceği zaman

Le cuisinier prépare des plats différents tous les jours.

Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.

Elle prépare le repas en écoutant de la musique.

Müziği dinlerken yemeği hazırlar.

Elle prépare d'excellents repas en un tour de main.

O göz açıp kapayıncaya kadar mükemmel yemekler yapar.

Je me prépare à visiter votre pays cet hiver.

Bu kış ülkeni ziyaret etmeye can atıyorum.

- Ma mère prépare le dîner.
- Ma mère fait le dîner.

Annem akşam yemeği hazırlıyor.

Tom prépare quelque chose de spécial pour l'anniversaire de Mary.

Tom Mary'nin doğum günü için özel bir şey planlıyor.

Il se prépare pour les Jeux Olympiques de cette année.

O, bu yıl Olimpiyat Oyunları için hazırlanıyor.

- Prépare-toi et allons-y !
- Préparez-vous et allons-y !

Hazırlan ve gidelim!

- Nous faisons le petit déjeuner.
- On prépare le petit déjeuner.

Biz sabah kahvaltısı hazırlıyoruz.

On se prépare, on met un casque et on y va.

Pekâlâ, hazırlanalım. Kask takıp başlayalım.

Mon école se prépare pour le festival de musique du campus.

Okulum kampüs müzik festivali için hazırlanıyor.

- Préparez-vous à aller au lit !
- Prépare-toi à aller au lit !

Yatmak için hazır olun.

- Tom prépare le dîner.
- Tom est en train de préparer le souper.

Tom akşam yemeği hazırlıyor.

- Veuillez vous préparer pour le voyage.
- Prépare-toi pour le voyage, je te prie.

Yolculuk için hazırlan.

- Espérez le meilleur ; préparez-vous au pire.
- Espère le meilleur ; prépare-toi au pire.

En iyiyi umut et; en kötüye hazırlan.

- Quelque chose commence.
- Quelque chose se prépare.
- Il y a quelque chose qui commence.

Bir şey başlıyor.

Qu'est-ce que tu en penses, depuis quand Tom prépare-t-il les examens ?

Ne düşünüyorsun, Tom ne kadar süredir sınav için hazırlanıyor?

- Prépare-toi ! Demain est le dernier jour.
- Préparez-vous ! Demain est le dernier jour.

Hazırlan! Yarın son gün.

Notre alarme incendie se déclenche parfois lorsque ma mère prépare quelque chose dans la cuisine.

Yangın alarmımız annem mutfakta yemek pişiriyorken bazen çalar.

Il y a le même problème partout dans le monde. Le minuscule virus invisible prépare notre fin.

Tüm Dünya'da aynı sorun var. Gözle görünmeyen küçücük virüs sonumuzu hazırlıyor.

Voici ma sœur Sakiko. Elle est née moins d'une année après moi et prépare ses examens d'entrée à l'université.

Bu benim küçük kız kardeşim Sakiko. O benimle aynı yıl doğmuş ve şimdi sınavlarına çalışıyor.

- Marie est dans la cuisine en train de préparer des biscuits de Noël.
- Marie prépare des biscuits de Noël dans la cuisine.

Mary mutfakta Noel kurabiyeleri pişiriyor.