Examples of using "Note" in a sentence and their turkish translations:
Not yazdım.
Notunu aldım.
- Hesabı paylaşalım.
- Hesabı kırışalım.
- Sana bir not bıraktım.
- Size bir not bıraktım.
Lütfen fatura ekleyiniz.
Bu faturayı benim hesabıma yazın.
Bana bir not bıraktı.
Öğretmen kolayca not verir.
- Bunu not edin.
- Yaz.
Bir not yadım.
Lütfen hesabımı düzelt.
Biri faturayı ödemeli.
Kötü bir not aldım.
Ama Roma da bunun farkına varmıştı.
Hesabı alabilir miyim?
Unutmadan önce, onu not alın.
Bana bir not bıraktı.
Ben faturayı halledeceğim.
- Lütfen ona dikkat et.
- Lütfen onunla ilgilen.
- Hesabıma ekle.
- Deftere yaz.
Sınavdan hangi dereceyi aldın?
Lütfen adresimi not et.
En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.
- Onlar hesabı eşit olarak bölüştüler.
- Onlar hesabı eşit olarak bölüşürler.
- Hesabı eşit olarak bölüştüler.
- Hesabı eşit olarak bölüşürler.
İşte hesap.
Hesabımızı getirebilir misiniz, lütfen?
Tom Mary'ye bir not bıraktı.
Lütfen onun söylediğini not et.
En iyi halde ortalama bir not alacak.
Kim faturayı ödemeyi durdurdu?
En kötü ihtimalle vasat bir not alır.
Bunu yazmama gerek yok.
Faturayı evime gönderin!
Adam hesabı ödemeden gitti.
Ön masada sana bir mesaj bıraktım.
- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.
- Neyse, lütfen bu notu ona verin. Bu acil.
- Neyse, lütfen bu notu ona ver. Bu acil.
Lütfen bana faturayı getirir misin?
Benim derecem ortalamanın üstündedir.
İşte fatura.
Bizden daha iyi bir puan aldı.
Onun faturayı ödemesine itiraz ettim.
Sayfanın altındaki notu okuyun.
Bunu yazın.
Onu takvimime not etmeyi ihmal ettim.
Matematikte iyi bir not aldı.
O, İngilizce tam not aldı.
Sınavda en yüksek notu aldı.
Ben öderim.
Oy verdiğimizde ve kaliteye üstbilişsel baktığımızda
Bir not bir ataş ile belgeye tutturuldu.
Sayfanın altındaki notu kimse görmedi.
Onun söylediğini not aldı.
Bu onun beklediği not değildi.
Numarayı yazdın mı?
O fiyat değişikliği konusunda bir uyarı koydu.
Ben şimdi çıkış yapmak istiyorum.
Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.
Ama bu araştırmanın ayrıca iyimser yönleri de var:
O her zaman öğretmeninin söylediği her şeyi not alır.
O, İngilizcede 100 üzerinden 90 aldı.
Hata görürsen bir not göndermekten çekinme.
ve evin önünde daha önce olmayan bir figürü fark ettim.
ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.
Lütfen toplantı gündemindeki değişikliği not al.
Bunların hepsini yazmak istiyorum.
Faturayı ödemek zorunda kaldım! Bir dahaki sefere, onlar beni davet etmek zorunda kalacaklar.
O tüm ayrıntıları yazdı.
- Hesap, lütfen.
- Bana hesabı getir, lütfen.
- Hesabı istiyorum lütfen.
- Lütfen onu yazın.
- Lütfen onu yazınız.
Testte mükemmel bir not aldım, ve bu beni çok mutlu ediyor.
Hesabı istiyorum lütfen.
Hesabı alabilir miyim, lütfen?
Sayfanın altındaki notu okuyun.
Not Fransızca yazıldığı için onu okumam kolaydı.
Ben onun telefon numarasını yazdım.
Tom bir intihar notu bırakmadı, bu yüzden polis cinayetten şüpheleniyor.
Kötü bir not almamın nedeni çalışmamamdır.
Faturayı doğru hesapladığımı biliyorum.
Bana hesabı getir, lütfen.
- Söylediklerimi yazın lütfen.
- Söylediklerimi lütfen not edin.
Bu soruyu gerekli bilgiyi edindikten sonra yanıtlayacağım.
Lütfen buraya iletişim adresinizi yazınız.
- Onu yazmam gerekiyor.
- Onu yazmalıyım.
Amerikan üniversitelerine başvururken, TOEFL skorunuz yalnızca bir etkendir.
Hesabı ödememeliydin.
Sayfanın altındaki notu okuyun.
Hesabı alabilir miyim, lütfen?
Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.