Examples of using "Moyen" in a sentence and their turkish translations:
Biz bir yol bulacağız.
Bir yol biliyorum.
Bu en iyi yol.
Bir yol bulacağım.
Onu kullanmak için bir yol bulacağız.
Benim için uzay mühendisliği sadece araç.
bu yöntem insanların daha dürüst
O, orta yaşlı bir kadındı.
Bana bir alternatif ver.
O, başka bir yol bulmak zorundaydı.
Bir yolu olmadığından emin misin?
Daha fazla para kazanmak için bir yol buldum.
önlemenin bir yolu ise yok
İngilizce bir haberleşme aracıdır.
Bir yol olmalı.
Ortalama görünümlüyüm.
Bunu yapmak için bir yol bulalım.
İşe nasıl gidiyorsun?
- Onu yapmanın daha iyi bir yolunu biliyor musun?
- Bunu yapmak için daha iyi bir yol biliyor musun?
Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman
ve ortalama yaşam süreleri on iki yıl.
“Ulaşım imkânları yok.”
aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.
engellemenin ise zaten bir yolu yok
Başka bir yol olmalı.
Ben bir yolunu bulacağıma eminim.
Kazanmanın yolu yok.
Kaçmak için yol yok.
Telefon bir iletişim aracıdır.
Bilmenin imkanı yok.
Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.
Bir yol olabilir.
Bir yolu olmadığından emin misin?
Bunu bilmemin bir yolu yok.
Başka yolu yok mu?
Tek çıkış yolu o mu?
Taşımacılık araçlarımız yok.
Bunu yapmak için daha iyi bir yol bulalım.
Bunu doğrulamak için bir yolun yok.
Bunu doğrulamak için hiçbir yöntemimiz yok.
- Bu muhteşem katedral Orta Çağ'a dayanır.
- Bu görkemli katedral Ortaçağ'dan kalma.
- Bu görkemli katedralin yapılış tarihi, Orta Çağ'a kadar uzanıyor.
Onu yaptırmak için bir yol bulmak zorundayız.
Onu yapmanın bir yolunu bulacağım.
Birlikte olmamızın bir yolunu bulacağız.
Size yardımcı olmak için bir yol bulduğumuzu düşünüyoruz.
Mutlu olmamız için bir yol bulmak istiyorum.
ki Orta Çağ'da doğum kontrolü olarak kullanılıyordu
bir türün hayatta kalma çabaları
Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.
Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.
nöral aktiviteyi ölçmek için de kullanılan bir yöntem.
Tek savunmaları, sayıları.
Fakat ortalama ücret 700 TL gibi bir şeydi
veya engellemenin bir yolu var mı?
Jest diğer bir iletişim yoludur.
Bazı kaçış vasıtaları bulmalıyız.
Anlatmanın yolu yok.
İşe nasıl gidersin?
Yahudi Almancası İbrani alfabesiyle yazılır.
Onu yapmanın bir yolunu görmüyorum.
Bir yol bulacağınızdan eminim.
Bunu yapmanın bir yolunu bulacağım.
- Adadan yol yok.
- Adadan çıkış yok.
Kaçmak için başka bir araç yok.
Onu rahatsız etmemenin yolunu buldum.
Nehri geçmenin bir yolu olmalı.
Adaya tekne haricinde ulaşma imkanı yok.
Ama kurtarılmanın başka bir yolu daha var.
Ama kurtarılmanın başka bir yolu daha var.
Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?
İnsülin üretmeyi öğrendik.
- Profesör Orta Doğu hakkında ders verdi.
- Profesör, Orta Doğu üzerine bir ders verdi.
Bir yabancı bir dili öğrenmek için en iyi yol nedir?
İngilizce öğrenmenin en kolay yolu nedir?
O en güvenli yol, değil mi?
Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.
Bunu yapmak için başka bir yol bilmiyorum.
Orta Doğu hâlâ barut fıçısı olarak kabul ediliyor.
- Bizim ulaşıma ihtiyacımız var.
- Bizim taşımacılığa ihtiyacımız var.
Daha iyi bir yol olmak zorunda olduğunu biliyordum.
Şarkılar dil öğrenmek için harika bir yoldur.
Biz buradan canlı çıkmak için bir yol bulmak zorundayız.
Nereye gittiğini bilmenin hiçbir yolu yok.
Sözcüğü söylendiği gibi çıkaramazdım, olmuyordu.
acı içinde oturup geçek bir insan olmanın mutluluğunu hissetmektir.
Sizce ısınmanın en hızlı yolu ne?