Translation of "Maire" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Maire" in a sentence and their turkish translations:

- Appelle le maire.
- Appelez le maire.
- Appelle la maire.
- Appelez la maire.

Belediye başkanını ara.

- Êtes-vous le maire ?
- Es-tu le maire ?

Belediye başkanı sen misin?

Il était maire.

O, belediye başkanıydı.

Il connaît le maire.

O, belediye başkanı ile tanışıktır.

Il a été maire.

O, belediye başkanı olarak görev yaptı.

Nous l'avons élu maire.

Biz onu belediye başkanı seçtik.

- Nous l'avons élu maire.
- Nous l'avons élu pour qu'il soit maire.

Biz onu belediye başkanı seçtik.

Il a été élu maire.

O, belediye başkanı seçildi.

Il a été réélu maire.

Tekrar belediye başkanı seçildi.

Il critiqua sévèrement le maire.

Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.

Le maire a gagné l'élection.

Belediye başkanı seçimi kazandı.

Pourquoi devons nous l'élire maire ?

Onu niye belediye başkanı seçelim ki?

- Ils exigèrent que le maire démissionnât.
- Ils ont exigé que le maire démissionne.

Onlar belediye başkanının çekilmesini istediler.

Ils l'ont choisie pour être maire.

Onu belediye başkanı olması için seçtiler.

Müfide İlhan est la première femme maire

Müfide İlhan ilk kadın belediye başkanı

Il va se présenter pour être maire.

O, belediye başkanlığı için aday olacak.

Le maire n'est pas disponible pour l'instant.

Belediye Başkanı şimdi müsait değil.

Il a serré les mains au maire.

O, belediye başkanı ile tokalaştı.

Le maire s'est adressé à la population.

- Belediye başkanı genele hitap etti.
- Belediye başkanı halka hitap etti.

Le maire a accédé à notre demande.

Belediye başkanı isteğimizi kabul etti.

La fille du maire a été enlevée.

Belediye başkanının kızı kaçırıldı.

Le maire gère les affaires de la ville.

Belediye başkanı kent işlerini yönetir.

Il a été élu Maire de la ville.

O, şehrin belediye başkanı seçildi.

Le maire s'est adressé à un large auditoire.

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.

Le maire va annoncer sous peu sa démission.

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

Le maire n'est pas disponible pour le moment.

Belediye başkanı şu anda müsait değil.

- Il a été maire.
- Il a été bourgmestre.

O, belediye başkanıydı.

Clint Eastwood a été élu maire de Carmel.

Clint Eastwood, Carmel belediye başkanı seçildi.

Même lorsque Ekrem İmamoğlu était le maire de Beylikdüzü

hatta Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü belediye başkanı olduğunda

Le maire a déjà quelques idées pour l'année prochaine !

Belediye başkanın gelecek yıl için daha şimdiden birkaç düşüncesi var!

L'annonce de la démission du maire se propagea rapidement.

Belediye başkanının istifasıyla ilgili haberler hızlı bir şekilde dolaştı.

Le maire lui offrit les clés de la ville.

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

Le maire a nié avoir reçu un pot-de-vin.

Belediye başkanı bir rüşvet aldığını inkar etti.

John F. Fitzgerald fut élu maire de Boston en 1906.

John F. Fitzgerald 1906 yılında Boston belediye başkanı seçildi.

Le maire a nié avoir accepté des pots-de-vin.

Belediye başkanı rüşvet aldığını yalanladı.

- Je ne connais pas le maire mais je tiens à le rencontrer.
- Je ne connais pas le maire mais je voudrais le rencontrer.

Belediye başkanını tanımıyorum, ama tanışmak isterim.

Un film sur ce qui est arrivé à même l'honnête maire

dürüst olan belediye başkanın bile başına neler geldiğini anlatan bir film

Parmi les invités, il y avait le maire et sa femme.

Belediye başkanı ve eşi misafirler arasındaydı.

L'architecte a obtenu l'approbation du maire pour un projet de logements.

Mimar, yeni bir konut projesi için belediyeden gerekli izinleri temin etti.

Son père était maire, mais il ne voulait pas faire de politique.

Babası bir belediye başkanıydı ama o siyasetle ilgilenmek istemiyordu.

La maire pensa qu'il devrait enquêter sur la chute des recettes fiscales.

Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

Le maire de Toronto s'est fait enregistré en train de fumer du crack.

Toronto'nun belediye başkanı bantta kokain içerken yakalandı.

Les journalistes exigèrent de savoir pourquoi le maire ne voulait pas leur parler.

Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

- Je me présente pour être élu maire.
- Je me suis présenté comme maire.
- Je me suis présenté comme mayeur.
- Je me suis présenté comme maïeur.
- Je me suis présenté comme bourgmestre.

Belediye başkanlığına aday oldum.

- Il a été réélu maire.
- Il a été réélu bourgmestre.
- Il a été réélu mayeur.

- Belediye başkanlığına tekrardan şeçildi.
- Belediye başkanlığına tekrardan seçildi.