Examples of using "Lire" in a sentence and their turkish translations:
- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.
Okuyabilirim.
O, okuyabilir.
Okumaktan zevk alırım.
Okuyabiliriz.
Okumayı severim.
Okumayı seviyorum.
Onu okuyabilir misin?
- Arapça okuyabilir misin?
- Arapça okuyabilir misiniz?
- Kitap okumayı seviyorum.
- Kitap okumayı severim.
O kitabı okumayı bitirdiğinde onu okumak istiyorum.
Okumayı sever.
Tom okumayı sever.
Okumayı tercih ederim.
Okumak ister misin?
Ben gerçekten okumayı seviyorum.
Ne okumaktan hoşlanırsın?
Okuyabilir misin?
Okumaya devam edin.
Eğer bu cümleyi okumayı biliyorsan, okumayı biliyorsun.
Bu kanjiyi okuyabilir misin?
O onu okuyamaz.
Bu dergiyi okumak ister misiniz?
Yanında okuyacak bir şey getir.
Amerikan romanlarını okumak hoşuma gider.
Onu okuyabilir misin?
Bu kitabı okuyabilirsin.
Bunu okuyabilirsiniz.
Şartnameyi lütfen okuyun.
Okumaya devam ettim.
- Kitap okumayı seviyorum.
- Ben kitap okumayı severim.
- Ben kitapları okumayı severim.
Okuma beni mutlu eder.
- Sana okumayı öğreteceğiz.
- Size okumayı öğreteceğiz.
- İngilizce okuyabilirim.
- İngilizce okuyabiliyorum.
- Ben İngilizce okuyabiliyorum.
Sadece okumak istiyorum.
Bunu okumalısın.
O iyi okuyabilir.
Lütfen talimatları okuyun.
Onları okumak istedim.
- Kitap okumayı seviyorum.
- Kitap okumayı severim.
Ben haber okumaktan hoşlanırım.
Tom okumaya devam etti.
O zaten okumayı biliyor.
Tom zaten okumayı biliyor.
Yatakta okumayı seviyorum.
Okuyasım gelmedi.
Fransızca okuyabilir misin?
Okumaktan usandım.
Bunu benim için okur musun?
O, okumaktan usandı.
Kitap okumak çok ilginçtir.
Size bir şey okuyayım.
Satır aralarını okumalısın.
Kitty henüz okuyamıyor.
Okuyacak bir şey ister misin?
Fonetik sembolleri okuyabilir misin?
Yazmak ilgimi çekmiyor. Okumak istiyorum, yazmak değil. Okumak istiyorum.
Tom bir an için okumayı bıraktı.
çocuklara okumayı öğretmek?
Gus bizi okuyabilir misin?
Ben bütün onları okuyabilirim.
O kitap okumayı seviyor.
O, kitap okumayı sever.
Yatmaya gitmeden önce okumak istiyorum.
Bu kitabı okumak istiyorum.
O kolayca İngilizce okuyabilir.
O, gazete okumayı sever.
Kitap okumak ilginçtir.
O güçlükle okuyabiliyor.
Kitabı okumalıyım.
Kitap okumak önemlidir.
Çocukken okumayı severdim.
Hiçbir şey okumak istemiyorum.
Büyük babam okumaktan hoşlanırdı.
Okumak için hiçbir şeyim yok.
O asla okumayı kesmez.
Onu gerçekten okumalısınız.
Kullanmadan önce talimatları okuyun.
Birisi onu okuyabilir.
Oğlum saati söyleyebilir.
Kitaplar okuma ilginçtir.