Translation of "Brûle" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Brûle" in a sentence and their turkish translations:

L'arbre brûle.

Ağaç yanıyor.

- Brûlez-le.
- Brûlez-la.
- Brûle-la.
- Brûle-le.

Yak onu.

Le buisson brûle.

Çalı yanıyor.

Brûle le corps.

Cesedi yak.

La maison brûle !

Ev yanıyor!

Le feu brûle.

Ateş yanar.

Le bois brûle.

Ahşap yanar.

Ça me brûle déjà.

Şimdiden sızlamaya başladı.

Ça ne brûle pas.

Bu yanmaz.

Ma gorge me brûle.

Boğazım yanıyor.

Il brûle de rage.

O öfke ile yanıyor.

Le bois brûle facilement.

Ahşap kolaylıkla yanar.

Je ne brûle rien.

Bir şey yakmıyorum.

Je ne brûle personne.

Kimseyi yakmıyorum.

Regarde ! Le livre brûle.

Bak! Kitap yanıyor.

Le papier brûle rapidement.

Kağıt hızlı yanar.

Le papier brûle facilement.

Kağıt kolayca yakar.

Ne te brûle pas.

Kendini yakma.

Bois sec brûle bien.

Kuru ahşap iyi yanar.

La voiture de Tom brûle.

Tom'un arabası yanıyor.

Attention ! Ne te brûle pas.

Dikkatli ol! Kendini yakma.

On brûle beaucoup de calories ici.

Burada çok fazla kalori yakılıyor.

Oui, elle brûle encore du charbon.

Evet, hala kömür yakıyorlar.

- Le charbon brûle.
- Le charbon se consume.

Kömür yanıyor.

Le soufre brûle avec une flamme bleue.

Sülfür mavi bir alevle yanar.

Notre maison brûle et nous regardons ailleurs.

Evimiz yanıyor ve biz başka bir yere bakıyoruz.

Une voiture garée dans le parking brûle.

Otoparktaki bir araba yanıyor.

Tant que le feu brûle toute la nuit,

Bu ateşin gece boyunca yanmasını sağlayabilirsem

Car le coton brûle bien, mais pas longtemps.

Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.

Mais nous disons cela; le soleil brûle aujourd'hui

ama şöyle diyoruz; bugün güneş çok yakıcı yahu

La forêt amazonienne brûle à un rythme record.

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

- Le bateau brûle.
- Le bateau est en feu.

Tekne yanıyor.

Je ne brûle pas d'encens à la maison, habituellement.

Ben genellikle evde tütsü yakmam.

- Ne sentez-vous pas quelque chose qui brûle dans la cuisine ?
- Ne sens-tu pas quelque chose qui brûle dans la cuisine ?

Mutfakta yanan bir şeyin kokusunu almıyor musun?

Je vais m'assurer que le feu brûle toute la nuit.

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Nul ne peut nier le fait que le feu brûle.

Ateşin yandığı gerçeğini kimse inkar edemez.

J'aurais aimé manger à ce restaurant avant qu'il ne brûle.

Keşke o yanmadan önce o restoranda yemek yemiş olsaydım.

C'était une mauvaise idée. Le coton ne brûle pas très longtemps.

Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.

- Je sens quelque chose brûler.
- Je sens quelque chose qui brûle.

Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.

- Merci d'utiliser cette sortie si ça brûle.
- En cas d'incendie, veuillez utiliser cette sortie.

- Yangın durumunda bu çıkışı kullanın.
- Yangın durumunda bu çıkışı kullan.

On a plus de mal à respirer ici. La torche ne brûle plus aussi bien.

Burada nefes almak da zorlaştı. Bu meşale de artık çok ışık yaymıyor.

Quelle est la différence entre un violon et un piano ? Un piano brûle plus longtemps.

Keman ve piyano arasındaki fark nedir? Piyano daha uzun süre yanar.

Le Temps n’a d’autre fonction que de se consumer : il brûle sans laisser de cendres.

Zamanın kendini tüketmekten başka hiçbir işlevi yoktur. Kül bırakmadan yanar.

- La maison est en flammes !
- La maison brûle !
- La maison brûle !
- La maison est en train de brûler !

Ev yanıyor!

- Brûle cette lettre après avoir fini de la lire.
- Brûle cette lettre après que tu aies fini de la lire.
- Brûlez cette lettre après que vous ayez fini de la lire.
- Brûlez cette lettre après avoir fini de la lire.

Onu okumayı bitirdikten sonra bu mektubu yak.

- Quand tu auras fini de lire cette lettre, brûle-la.
- Quand vous aurez fini de lire cette lettre, brûlez-la.

Bu mektubu okuduktan sonra onu yak.

Nous savons tous que les personnes aux cheveux roux et aux yeux bleus sont sensibles au soleil, et que leur peau brûle plus facilement que les peaux foncées.

Biz koyu tenli insanlardan daha kolayca yanan mavi gözlü kırmızı saçlı kimselerin güneş ışığına karşı duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz.