Translation of "Bois" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Bois" in a sentence and their turkish translations:

Table en bois

Ahşap masa

Le bois flotte.

- Tahta yüzer.
- Ahşap yüzer.

Tu bois trop.

Çok fazla içiyorsun.

Bois ton lait.

Sütünü iç.

Je bois trop !

Ben çok fazla içki içerim!

Le bois brûle.

Ahşap yanar.

Mange et bois.

- İç ve ye.
- Ye ve iç.

Bois quelque chose.

Bir şey için.

Bois du lait !

Süt iç!

Bois de l'eau.

Su iç.

- Je ne bois jamais seul.
- Je ne bois jamais seule.

Asla yalnız içki içmem.

- « Tu bois du vin ? » « Oui. »
- « Bois-tu du vin ? » « Oui. »

"Şarap içiyor musun?" "Evet."

- Bois-le !
- Buvez-le !

Onu yutun.

Je ne bois jamais.

Asla içki içmem.

Le bois brûle facilement.

Ahşap kolaylıkla yanar.

Je bois du lait.

Süt içiyorum.

Je bois du café.

Kahve içerim.

Je ne bois rien.

Bir şey içmiyorum.

Je ne bois plus.

Artık içmiyorum.

Bois-tu du thé ?

Çay içer misin?

Les bois brûlent facilement.

Ahşap kolayca yanar.

Bois un coup, Tom.

Bir içki al, Tom.

Allez, Tom, bois ça !

Haydi Tom, iç onu.

Ne bois pas l'eau.

Suyu içme.

Je bois de l'alcool.

Alkol alıyorum.

Je bois de l'eau.

Ben su içerim.

Je bois sa bière.

Ben onun birasını içerim.

Bois sec brûle bien.

Kuru ahşap iyi yanar.

Je bois du vin.

- Şarap içiyorum.
- Ben şarap içerim.

Je bois du thé.

Çay içiyorum.

Bois-tu du vin ?

Şarap içer misin?

- Le bureau est en bois.
- Le bureau est composé de bois.

Masa ahşaptan yapılmıştır.

- Elle marcha dans les bois.
- Elle a marché dans les bois.

O, ormanda yürüdü.

- Ce jouet est fait en bois.
- Ce jouet est en bois.

O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.

- Ils se cachent dans les bois.
- Elles se cachent dans les bois.

Ormanda saklanıyorlar.

- Tom coupe du bois.
- Tom est en train de fendre du bois.

Tom odun kesiyor.

Si tu bois, ne conduis pas. Si tu conduis, ne bois pas.

İçiyorsan araba sürme. Araba sürüyorsan içki içme.

C'est partiellement fait de bois.

O kısmen ahşaptan yapılmıştır.

La boîte est en bois.

Kutu tahtadan yapılmıştır.

Je ne bois pas d'alcool.

- Ben alkol içmem.
- Ben alkol kullanmam.

J'ai la gueule de bois.

Akşamdan kalmalığım var.

J'ai un peigne en bois.

Benim bir tahta tarağım var.

Je ne bois pas d'eau.

Su içmem.

Bois-tu du thé vert ?

Yeşil çay içer misin?

J'ai une table en bois.

Tahta bir masam var.

La maison est en bois.

Ev ahşaptan.

Les termites mangent du bois.

Termitler tahta yer.

Je bois pour me détendre.

Rahatlamak için içerim.

Cette chaise est en bois.

Sandalye tahtadan yapılmış.

Bois moins et dors davantage.

Daha az iç ve daha fazla uyu.

Ma maison est en bois.

Evim ahşaptan inşa edildi.

Je bois souvent du thé.

Ben sık sık çay içerim.

Je bois du vin chaud.

Baharatla kaynatılmış şarap içiyorum.

Tu bois de l'eau fraîche.

Sen taze su içiyorsun.

Je ne bois pas beaucoup.

Çok içki içmem.

Je bois du jus d'orange.

Portakal suyu içiyorum.

Bois-tu beaucoup de lait ?

Çok mu süt içiyorsun?

Je bois de la bière.

Ben bira içerim.

Bois quand tu as soif.

Susuz olduğunuzda içiniz.

Cette table est en bois.

- Bu masa tahta.
- Bu masa ağaçtan yapılmıştır.

Je bois également du thé.

Ben de çay içerim.

Je bois peut-être trop.

Belki de çok fazla içiyorum.

Qu'est-ce que je bois ?

Ne içiyorum?

Tom ne bois pas d'alcool.

Tom alkol içmez.

Je bois trop de café.

- Çok fazla kahve içiyorum.
- Çok kahve içiyorum.

Je ne bois jamais seul.

Asla yalnız içki içmem.

- Je ne bois jamais à la maison.
- Je ne bois jamais chez moi.

Asla evde içki içmem.

- Bois pas trop, ok ?
- Ne bois pas trop, d'accord ?
- Ne buvez pas trop, d'accord ?

Çok fazla içme, tamam mı?

- Je me suis perdu dans les bois.
- Je me suis perdue dans les bois.

Ben ormanda kayboldum.

Fabriqués à partir de bois tordu,

Kırık bir tahtadan yontulduk,

Je ne bois pas de vin.

Şarap içmem.

Je ne bois ni ne fume.

Ne içki içerim ne de sigara içerim.

Ce pont est fait en bois.

Köprü ahşaptan yapılmıştır.

Les chaises sont faites de bois.

- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.

Tom a la gueule de bois.

Tom'un içki mahmurluğu var.

- Bois ton lait.
- Finis ton lait !

Sütünün hepsini bitir.

Je ne bois jamais de bière.

Bira asla biraya dokunmam.

Je ne bois pas de bière.

Ben bira içmem.

Je ne bois pas de thé.

Çay içmem.

J'ai la gueule de bois aujourd'hui.

Bugün içki mahmurluğum var.

Mon bureau est fait de bois.

Masam ahşaptan yapılmıştır.

Il vit seul dans les bois.

O, ormanda tek başına yaşar.