Translation of "Bouc" in Turkish

Le bouc bêle.

Teke meliyor.

- Vous êtes le bouc émissaire.
- Tu es le bouc émissaire.

Sen günah keçisisin.

- Ils cherchent un bouc émissaire.
- Elles cherchent un bouc émissaire.

Onlar bir günah keçisi arıyorlar.

Il est toujours le bouc émissaire.

O her zaman günah keçisi.

Ils ont simplement besoin d'un bouc-émissaire.

Onlara basbayağı bir günah keçisi lazım.

Il flirte avec d'autres filles sur Face de Bouc.

O Facebook'ta başka kızlarla flört ediyor.

Tom dit qu'il pourrait teindre son bouc en rouge et vert pour Noël.

Tom keçisakalını Noel için kırmızı ve yeşile boyayabileceğini söylüyor.

- Regarder les photos de tes amis Face-de-bouc est une perte de temps.
- Regarder les photos de tes amis Fesse-bouc est une perte de temps.
- Regarder les photos de vos amis de Facebook est une perte de temps.

Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.

Pourquoi suis-je le seul dont ils se plaignent ? Ils veulent juste faire de moi un exemple et m'utilisent comme bouc émissaire.

- Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
- Neden ben onların tek şikayet ettiğiyim?Onlar sadece benim üzerimden örnek veriyor ve beni günah keçisi olarak kullanıyorlar.