Translation of "âgées" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "âgées" in a sentence and their turkish translations:

Je respecte les personnes âgées.

Yaşlılara saygı duyarım.

Les personnes âgées méritent du respect.

Yaşlı insanlar saygıyı hak ediyor.

On doit respecter les personnes âgées.

Yaşlılara saygı duymalısınız.

Les personnes âgées se lèvent tôt.

Yaşlı insanlar erken uyanıyor.

Elle est gentille avec les personnes âgées.

O, yaşlı insanlara karşı naziktir.

C'est un problème pour les personnes âgées.

Bu, yaşlı insanlar için bir sorundur.

On doit prendre soin des personnes âgées.

Yaşlılarla ilgilenmeliyiz.

- Sois gentil envers les aînées.
- Soyez respectueux envers les personnes âgées.
- Soyez gentil envers les personnes âgées.

Yaşlı insanlara karşı nazik olun.

Mais beaucoup de personnes âgées évitent les soins,

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

Les personnes âgées n'aiment pas beaucoup de gens

eskiler bir çok kişinin hoşuna gitmez

Ces personnes âgées fabriquent des vêtements pour hommes.

Bu yaşlı adamlar erkek giysileri üretiyor.

Les personnes âgées ont souvent peur du changement.

Yaşlı insanlar değişiklikten çoğunlukla korkuyorlar.

Les femmes plus âgées donnent naissance plus tard.

Daha yaşlı kadınlar daha sonra doğurur.

J'ai lancé une assistance téléphonique pour les personnes âgées,

Yaşlılar için yeni milli yardım hattını İngiltere'de piyasaya sürdüm,

Seules les personnes âgées restent dans ces villages ruraux

kırsal kesimlerde sadece kendilerini sefil yoksulluktan

Ne laissons pas nos personnes âgées dans la rue

Yaşlılarımızı sokağa bırakmayalım

Ne soyez plus en colère contre les personnes âgées

Artık yaşlılara da kızmayın

Les personnes âgées ont besoin de vivre pour quelqu'un.

Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.

Il est important que les personnes âgées restent fortes.

Yaşlı insanların güçlü kalması önemlidir.

Nous avons épousé des filles plus âgées que nous.

Bizden daha yaşlı kızlarla evlendik.

Les personnes âgées sont à risque dans toutes les populations,

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

Les personnes âgées ont besoin de quelqu'un à qui parler.

Yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyaçları vardır.

- Vous devez respecter les anciens.
- Vous devez respecter les personnes âgées.

Yaşlı insanlara saygı duymalısınız.

Mes parents m'ont dit que les personnes âgées doivent être respectées.

Ailem bana yaşlılara saygı göstermemiz gerektiğini söyledi.

Il faudrait qu'il y ait plus d'hôpitaux nationaux pour les personnes âgées.

Yaşlı insanlar için daha fazla ulusal hastaneler olmalıdır.

Les enfants et les ados d'une part, et les personnes âgées d'autre part,

çocuklar ve gençler, öte yanda yaşlıların uyarılardan en az ihtimalle

Il y a un tarif préférentiel pour les chômeurs et les personnes âgées.

İşsiz insanlar ve yaşlılar için tercihli bir fiyat vardır.

On a fait une étude avec des personnes âgées entre 10 et 80 ans

Böylece, 10 yaşından 80 yaşına kadar insanları test ettik

Ils n'ont pas réussi à prendre en compte les besoins spécifiques des personnes âgées.

Onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.

Les personnes âgées sont prêtes à se sacrifier pour leurs petits-enfants, s'il le faut.

Yaşlı insanlar, zorunda kalırlarsa torunları için fedakârlıkta bulunmaya hazırdırlar.

- Il a trois grandes sœurs.
- Il a trois sœurs ainées.
- Il a trois sœurs plus âgées.

Onun üç ablası var.

Aux États-Unis d'Amérique, on ne montre pas le même degré de respect aux personnes âgées que dans de nombreux autres pays.

Amerika'daki yaşlı insanlara diğer birçok ülkede aldıkları saygı aynı derecede verilmez.

En plus, de nombreux groupes ont été créés afin que les personnes âgées puissent se rencontrer et continuer d'être des membres actifs de la vie américaine.

- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur.

- Tu n'es pas assez vieux pour conduire.
- Tu n'es pas assez grande pour conduire.
- Vous n'êtes pas assez âgé pour conduire.
- Vous n'êtes pas assez vieille pour conduire.
- Vous n'êtes pas assez âgées pour conduire.

Araba kullanmak için yeterince yaşlı değilsin.

- Es-tu assez âgée pour conduire ?
- Es-tu assez âgé pour conduire ?
- Êtes-vous assez âgé pour conduire ?
- Êtes-vous assez âgée pour conduire ?
- Êtes-vous assez âgés pour conduire ?
- Êtes-vous assez âgées pour conduire ?

Araba sürmek için yeterince yaşlı mısın?