Examples of using "Yield" in a sentence and their turkish translations:
Asla pes etmeyecek.
Bu topraklar az ürün verir.
Hiçbir günaha boyun eğmeyin.
Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederdim.
Günaha karşı boyun eğmemelisin.
Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.
Tahvilde verim %6.
Kötü hava verimi etkileyecek.
Öğretmeninin tavsiyesine cevap versen iyi olur.
Toprağımız bu yıl yüksek verim verdi.
Yatırımda % 6 getiri garanti ediliyor.
Yeni üretim süreci, yüksek verim elde eder.
Kuşlara yol ver.
Potansiyel ürün artışı yönünden Hindistan avantajlı.
Hastalar çoğunlukla sadece hastalıklarına boyun eğdikleri için ölürler.
O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.
İşlediğin toprak bundan böyle sana ürün vermeyecek. Yeryüzünde aylak aylak dolaşacaksın.