Examples of using "Wood" in a sentence and their turkish translations:
Ahşap masa
- Tahta yüzer.
- Ahşap yüzer.
Tahtaya vur!
Ahşap yanar.
Ayrıca ahşap ve ahşap ürünleri sattılar.
Kuru ahşap iyi yanar.
Ahşap kolaylıkla yanar.
Termitler tahta yer.
- Marangozlar tahta keserler.
- Marangozlar odun kesti.
Tahta yanıcıdır.
Tom odun kesiyor.
Ahşap çok kolay yanar.
Ahşap çürümüş.
Bu odun yanmaz.
Kuru ahşap iyi yanar.
Masa ahşaptan yapılmıştır.
Kağıt ağaçtan yapılır.
Ahşap yüzer, ancak demir batar.
Biz odun kesiyoruz.
Tahta doğramayı severim.
Bu tahta bir masa.
Tahtadan yapılmadı.
Ahşap bir zemin güzeldir.
Ahşap ağaçlarda yetişmiyor.
Oduncu Hick odun keser.
Çam, reçineli bir ağaçtır.
Her ağacın dumanı vardır.
Bayan Wood çok iyi yemek yapar.
Sen odun kırmayı seversin.
O, odun kırmayı seviyor.
Tom odun kırmayı sever.
O, odun kırmayı sever.
Mary odun kırmayı seviyor.
Odun kırmayı severim.
Onlar odun kırmayı sever.
Her gün odun kırarım.
Her gün odun keser.
Tom her gün ağaç keser.
O her gün ağaç keser.
- Mary her gün odun keser.
- Mary her gün odun kırar.
Biz her gün odun kırarız.
Onlar her gün odun keserler.
Ben ahşap bir masa yaptım.
- Odun kesmeyi sevmiyorum.
- Odun kırmaktan hoşlanmıyorum.
Bu ahşaptan yapılmış.
- Bu masa tahta.
- Bu masa ağaçtan yapılmıştır.
nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,
O kısmen ahşaptan yapılmıştır.
Bütün ağaca ne olur?
Kutu tahtadan yapılmıştır.
Köprü ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.
Bay Wood'un hiç çocuğu yoktu.
Bay Wood'un hiç oğlu yoktu.
Masam ahşaptan yapılmıştır.
Ağaç kuşlarla dolu.
Neden ağacı kesiyorsun?
Odunu kesmek zorundayım.
Sandalye ahşaptan yapılmış.
Bu köprü ahşaptan yapılmıştır.
Sandalye tahtadan yapılmış.
- Masa tahtadan yapılmış.
- Masa ahşap.
Ben tüm sabahı odun kesmekle geçirdim.
Biz ahşaptan heykeller yaptık.
Evim ahşaptan inşa edildi.
Benim en sevdiğim zemin sert ahşaptır.
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
O kutu ahşaptan yapılmıştır.
Kapı ahşaptan yapılmıştır.
Kamp ateşine biraz daha odun koy.
Bu masa ahşaptır.
Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
Cookie'nin evi ahşaptan yapılmıştır.
O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptır.
Tom yakmak için odun yardı.
Tom ateşe odun topladı.
Tom ateşe odun ekledi.
Onun kalesi ahşaptan yapılmıştı.
Bütün öğleden sonra ahşap doğruyor olacağım.
O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır?
- Bay Wood Tony'ye bir baba gibiydi.
- Bay Wood, Tony için baba gibiydi.
İki tahta çubuk: iki taraftan da
Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.
Linda kapıda duruyordu.
Ateşe biraz daha odun koy.
Çoğu Japon evleri ahşaptan yapılır.
Tahtayı baltayla kes.
Onların işi odun kırmak.
Babam testere ile odun kesti.
Yangına körükle gitmemeliyiz.
O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.