Translation of "Wood" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Wood" in a sentence and their turkish translations:

Wood table

Ahşap masa

Wood floats.

- Tahta yüzer.
- Ahşap yüzer.

Touch wood!

Tahtaya vur!

Wood burns.

Ahşap yanar.

They also sold wood and wood products.

Ayrıca ahşap ve ahşap ürünleri sattılar.

- Dry wood burns quickly.
- Dry wood burns well.

Kuru ahşap iyi yanar.

Wood burns easily.

Ahşap kolaylıkla yanar.

Termites eat wood.

Termitler tahta yer.

Carpenters cut wood.

- Marangozlar tahta keserler.
- Marangozlar odun kesti.

Wood is flammable.

Tahta yanıcıdır.

Tom is chopping wood.

Tom odun kesiyor.

Wood burns very easily.

Ahşap çok kolay yanar.

The wood is rotten.

Ahşap çürümüş.

This wood won't burn.

Bu odun yanmaz.

Dry wood burns well.

Kuru ahşap iyi yanar.

- The desk is made of wood.
- The table is made of wood.

Masa ahşaptan yapılmıştır.

Paper is made from wood.

Kağıt ağaçtan yapılır.

Wood floats, but iron sinks.

Ahşap yüzer, ancak demir batar.

We are cutting the wood.

Biz odun kesiyoruz.

I like to chop wood.

Tahta doğramayı severim.

This is a wood table.

Bu tahta bir masa.

It wasn't made of wood.

Tahtadan yapılmadı.

A wood floor is beautiful.

Ahşap bir zemin güzeldir.

Wood doesn't grow on trees.

Ahşap ağaçlarda yetişmiyor.

Hick the woodcutter cuts wood.

Oduncu Hick odun keser.

Pine is a resinous wood.

Çam, reçineli bir ağaçtır.

Each wood has its smoke.

Her ağacın dumanı vardır.

Mrs. Wood cooks very well.

Bayan Wood çok iyi yemek yapar.

You like to chop wood.

Sen odun kırmayı seversin.

He likes to chop wood.

O, odun kırmayı seviyor.

Tom likes to chop wood.

Tom odun kırmayı sever.

She likes to chop wood.

O, odun kırmayı sever.

Mary likes to chop wood.

Mary odun kırmayı seviyor.

We like to chop wood.

Odun kırmayı severim.

They like to chop wood.

Onlar odun kırmayı sever.

I chop wood every day.

Her gün odun kırarım.

He chops wood every day.

Her gün odun keser.

Tom chops wood every day.

Tom her gün ağaç keser.

She chops wood every day.

O her gün ağaç keser.

Mary chops wood every day.

- Mary her gün odun keser.
- Mary her gün odun kırar.

We chop wood every day.

Biz her gün odun kırarız.

They chop wood every day.

Onlar her gün odun keserler.

I made a wood table.

Ben ahşap bir masa yaptım.

I don't like chopping wood.

- Odun kesmeyi sevmiyorum.
- Odun kırmaktan hoşlanmıyorum.

This is made of wood.

Bu ahşaptan yapılmış.

- This table is made out of wood.
- This table is made of wood.

- Bu masa tahta.
- Bu masa ağaçtan yapılmıştır.

Hand-carved from a rare wood,

nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,

It is made partly of wood.

O kısmen ahşaptan yapılmıştır.

What happens to all the wood?

Bütün ağaca ne olur?

The box is made of wood.

Kutu tahtadan yapılmıştır.

The bridge is built of wood.

Köprü ahşaptan yapılmıştır.

The chairs are made of wood.

- Sandalyeler ahşaptan yapılmıştır.
- Sandalyeler tahtadan yapılmış.

Mr Wood didn't have any kids.

Bay Wood'un hiç çocuğu yoktu.

Mr. Wood didn't have any sons.

Bay Wood'un hiç oğlu yoktu.

My desk is made of wood.

Masam ahşaptan yapılmıştır.

The wood is alive with birds.

Ağaç kuşlarla dolu.

Why are you chopping the wood?

Neden ağacı kesiyorsun?

I have to cut the wood.

Odunu kesmek zorundayım.

The chair is made of wood.

Sandalye ahşaptan yapılmış.

This bridge is made of wood.

Bu köprü ahşaptan yapılmıştır.

This chair is made of wood.

Sandalye tahtadan yapılmış.

The table is made of wood.

- Masa tahtadan yapılmış.
- Masa ahşap.

I spent all morning chopping wood.

Ben tüm sabahı odun kesmekle geçirdim.

We made statues out of wood.

Biz ahşaptan heykeller yaptık.

My house is built of wood.

Evim ahşaptan inşa edildi.

My favorite floor is hard wood.

Benim en sevdiğim zemin sert ahşaptır.

This table is made from wood.

Bu masa tahtadan yapılmıştır.

That box is made of wood.

O kutu ahşaptan yapılmıştır.

The door is made of wood.

Kapı ahşaptan yapılmıştır.

Put more wood on the campfire.

Kamp ateşine biraz daha odun koy.

That table is made of wood.

Bu masa ahşaptır.

This desk is made of wood.

Bu masa ahşaptan yapılmıştır.

Cookie's house is made of wood.

Cookie'nin evi ahşaptan yapılmıştır.

That toy is made of wood.

O oyuncak ahşaptan yapılmıştır.

This table is made of wood.

- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptır.

Tom chopped wood for the fire.

Tom yakmak için odun yardı.

Tom gathered wood for the fire.

Tom ateşe odun topladı.

Tom added wood to the fire.

Tom ateşe odun ekledi.

His castle was made of wood.

Onun kalesi ahşaptan yapılmıştı.

I'll be chopping wood all afternoon.

Bütün öğleden sonra ahşap doğruyor olacağım.

- Is it made of wood or metal?
- Is this made out of wood or metal?

O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır?

- Mr Wood was like a father to Tony.
- Mr. Wood was like a father to Tony.

- Bay Wood Tony'ye bir baba gibiydi.
- Bay Wood, Tony için baba gibiydi.

Two sticks of wood: suspended from each

İki tahta çubuk: iki taraftan da

But wood mice don't have that option.

Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.

Linda Wood was standing at the door.

Linda kapıda duruyordu.

Put some more wood on the fire.

Ateşe biraz daha odun koy.

Most Japanese houses are built of wood.

Çoğu Japon evleri ahşaptan yapılır.

Cut up the wood with an ax.

Tahtayı baltayla kes.

Their job is to chop the wood.

Onların işi odun kırmak.

My father cut wood with a saw.

Babam testere ile odun kesti.

We mustn't add wood to this fire.

Yangına körükle gitmemeliyiz.

They say that the wood is haunted.

O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.