Translation of "Eat" in Turkish

- Eat!
- Eat.

Ye!

- Eat me!
- Eat me.

Beni ye!

Eat fresh, eat French.

Taze ye, Fransızca ye.

Eat!

Ye!

I eat what you eat.

Ne yersen onu yerim.

- I will eat.
- I eat.

- Yemek yiyeceğim.
- Yemek yerim.
- Yerim.
- Yiyeceğim.

- Foxes eat hens.
- Foxes eat chickens.

Tilkiler tavukları yerler.

- Have something to eat.
- Eat something.

Yiyecek bir şey al.

- Eat your vegetables.
- Eat your veggies.

Sebzeni ye.

- Don't eat this.
- Don't eat it!

Bunu yemeyin.

- Eat and drink.
- Drink and eat.

- İç ve ye.
- Ye ve iç.

To eat

yemek için

Eat everything.

Her şeyi yiyin.

Eat something.

Bir şey ye.

Eat fruit!

Meyve ye!

Eat snow.

Kar ye.

Eat slowly.

Yavaş ye.

Eat noodles.

Şehriye ye.

Eat it.

Bunu ye.

We eat.

Biz yiyoruz.

Eat it!

Ye bunu!

You eat.

- Sen yiyorsun.
- Siz yiyorsunuz.

Eat up.

Silip süpür.

Eat fruits!

Meyve yiyin!

Don't eat!

Yemeyin!

Please eat.

Lütfen ye.

I eat.

- Yiyorum.
- Yerim.

- Let's go to eat.
- Let's go eat.

Yemek yemeye gidelim.

- Let's go ahead and eat.
- Let's eat.

Önden buyuralım ve yiyelim.

- You must eat.
- You have to eat.

- Yemek zorundasın.
- Yemek zorundasınız.

- Tom won't eat.
- Tom will not eat.

Tom yemek yemeyecek.

- I'll eat it.
- I will eat it.

Onu yiyeceğim.

Don't just eat fish. Eat meat, too.

Sadece balık yeme. Et de ye.

- I'll eat the apple.
- I'll eat an apple.
- I will eat an apple.

Bir elma yiyeceğim.

We eat to live, not live to eat.

Yaşamak için yeriz, yemek için yaşamayız.

- Don't eat to excess.
- Don't eat too much.

Çok fazla yemek yemeyin.

Don't just eat fish. Eat some meat, too.

Sadece balık yeme. Biraz et de ye.

- Let's eat out tonight.
- Let's eat out tonight!

Haydi bu gece dışarıda yemek yiyelim!

Eat with who you want to eat with.

Yemek istediğin kişiyle ye.

Do you eat at home or eat out?

- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersin.
- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersiniz?

- Can I eat this?
- May I eat this?

Bunu yiyebilir miyim?

- What may I eat?
- What can I eat?

Ne yiyebilirim?

- Do you eat salads?
- Do you eat salad?

Salata yer misin?

- Would you eat this?
- Do you eat that?

Bunu yer misin?

- Work quickly, eat slowly.
- Work fast, eat slow.

Hızlı çalış, yavaş ye.

- My father didn't eat.
- My dad didn't eat.

Babam yemek yemedi.

- I rarely eat meat.
- I seldom eat meat.

Ben nadiren et yerim.

- I can't eat chocolate!
- I can't eat chocolate.

Çikolata yiyemem.

I eat only what I want to eat.

- Canım ne istiyorsa onu yiyorum sadece.
- Canımın çektiğini yiyorum yalnızca.

- Did you eat yet?
- Did you eat already?

Şimdiden yedin mi?

- I do not live to eat, but eat to live.
- I don't live to eat, but eat to live.

Yemek için yaşamam ama yaşamak için yerim.

- Tom needs to eat something.
- Tom must eat something.
- Tom has to eat something.
- Tom's got to eat something.

Tom'un bir şeyler yemesi gerekiyor.

- You must eat something.
- You have to eat something.
- You need to eat something.

Bir şey yemek zorundasın.

And eat those?

bunları mı yesem?

Eat the bread!

Ekmek yiyin!

I eat chocolate.

Ben çikolata yerim.

Let's eat first.

Önce yemek yiyelim.

You eat food.

Sen yemek yersin.

Eat meals slowly.

Yemekleri yavaş yiyin.

Eat your food.

Yemeğini ye.

Squirrels eat hazelnuts.

Sincaplar fındık yer.

Cows eat grass.

İnekler ot yer.

Can I eat?

Yiyebilir miyim?

We eat here.

Biz burada yeriz.

Eat this up.

Bunu yeyin.

I eat bread.

Ekmek yerim.

Let's eat out.

Dışarıda yiyelim.

Horses eat grass.

- Atlar ot yer.
- Atlar çimenleri yer.

You should eat.

Yemek yemelisin.

Eat your spinach.

Ispanağını ye.

I can't eat.

- Yemek yiyemiyorum.
- Yiyemem.

Time to eat!

Yemek vakti!

I don't eat.

Ben yemek yemem.

I eat fruit.

Ben meyve yerim.

Should we eat?

Yemeli miyiz?

Let's just eat.

Sadece yemek yiyelim.

Let's eat here.

Burada yiyelim.

Squirrels eat acorns.

Sincaplar meşe palamudu yer.

Eat your veggies.

Sebzelerini ye.

They'll eat those.

Onları yiyecekler.

Eat more fruit.

Daha fazla meyve yiyin.

Please eat something.

Bir şeyler ye lütfen.

I eat here.

Burada yiyorum.

I'll eat here.

Ben burada yiyeceğim.

They eat chocolate.

Onlar çikolata yerler.

Termites eat wood.

Termitler tahta yer.