Translation of "Weapons" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Weapons" in a sentence and their turkish translations:

- Put down your weapons!
- Put down your weapons.

Silahlarınızı yere bırakın!

With chemical weapons.

Üstelik kimyasal silahla.

Drop your weapons!

Silahlarınızı bırakın!

They had weapons.

Onların silahları vardı.

They have weapons.

Onların silahları var.

Get their weapons.

Onların silahlarını alın.

Use your weapons.

Silahlarını kullan.

Hand over your weapons.

Silahlarınızı teslim edin.

Do you carry weapons?

Silah taşıyor musun?

Keep your weapons ready.

Silahlarınızı hazır tutun.

Give me your weapons.

Silahlarını bana ver.

Weapons export was prohibited.

Silah ihracatı yasaklandı.

I have no weapons.

Hiç silahım yok.

No weapons were discovered.

Hiçbir silah keşfedilmedi.

Were any weapons found?

Hiç silah bulundu mu?

Where are the weapons?

Silahlar nerede?

You have weapons, right?

Silahların var, değil mi?

Do they have weapons?

Onların silahları var mı?

Tom hid his weapons.

Tom silahlarını sakladı.

Any drugs or weapons?

Herhangi bir uyuşturucu ya da silah var mı?

Throw down your weapons.

Silahlarınızı bırakın.

Weapons are forbidden here.

Burada silah yasaktır.

Weapons on the ground!

Silahları yere koyun!

We're against nuclear weapons.

Nükleer silahlara karşıyız.

We're desperate for weapons.

Silahlar için çaresiziz.

They hid their weapons.

Silahlarını sakladılar.

Do you have any weapons?

Hiç silahın var mı?

They're making very sophisticated weapons.

Çok sofistike silahlar yapıyorlar.

I gave my weapons away.

Silahlarımı hediye verdim.

Let's buy a few weapons.

Şimdi birkaç tane silah satın alalım.

They don't have any weapons.

Onların hiç silahı yok.

The soldiers lowered their weapons.

Askerler silahlarını indirdiler.

The police lowered their weapons.

Polisler silahlarını indirdi.

Dan wasn't familiar with weapons.

Dan silahlarla aşina değildi.

Why do we need weapons?

Neden silahlara ihtiyacımız var?

Iran doesn't have nuclear weapons.

İran'ın nükleer silahları yoktur.

- Ordinary weapons cannot harm the dragon.
- The dragon cannot be harmed by ordinary weapons.

Sıradan silahlar ejderhaya zarar veremez.

And more than 10,000 nuclear weapons.

ve 10 binden fazla nükleer silah vardı.

And more than 60,000 nuclear weapons.

ve 60 binden fazla nükleer silah.

If you don't use biological weapons

tabi biyolojik silah kullanmazsanız

People are protesting against nuclear weapons.

İnsanlar nükleer silahlara karşı protesto ediyor.

The soldiers were equipped with weapons.

- Askerler silahlarla donatılmıştı.
- Askerler silahlarla donatıldı.

Eggs can be used as weapons.

Yumurta silah olarak kullanılabilir.

The export of weapons was prohibited.

- Silahların ihracatı yasaklandı.
- Silah ihracatı yasaklanmıştı.

The army had plenty of weapons.

Ordunun çok silahı vardı.

- They have weapons.
- They've got guns.

Onların silahları var.

Put your weapons on the ground!

Silahlarını yere koy!

Does your country have nuclear weapons?

Ülkeniz nükleer silahlara sahip mi.

Soldiers are trained to use weapons.

Askerler silahları kullanmak için eğitilirler.

Police are trained to use weapons.

Polisler silahları kullanmak için eğitilirler.

The soldiers had more powerful weapons.

Askerlerin daha güçlü silahları vardı.

The United States had nuclear weapons.

ABD'nin nükleer silahları vardı.

I wish we'd found some weapons.

Keşke bazı silahlar bulsaydık.

Children can make dangerous improvised weapons.

Çocuklar tehlikeli uydurma silahlar yapabilirler.

Algeria does not have nuclear weapons.

- Cezayir'in nükleer silahları yok.
- Cezayir'in nükleer silahları yoktur.
- Cezayir nükleer silahlara sahip değildir.
- Cezayir nükleer silahlara sahip değil.

War and the spread of nuclear weapons.

savaş ve nükleer silahların yayıldığını okuyoruz.

Did she have any weapons on her?

Yanında hiç silah var mıydı?

What sorts of weapons did they have?

Onların ne tür silahları var?

I gave Tom the weapons he wanted.

Tom'a istediği silahları verdim.

- Drop your guns!
- Put your weapons down.

Silahlarınız yere bırakın.

Bush doesn't want to test new weapons.

Bush, yeni silahlar test etmek istemiyor.

Detective Dan Anderson checked Linda for weapons.

Dedektif Dan Anderson silahlar için Linda'yı kontrol etti.

Dan was incarcerated for illegal weapons possession.

Dan yasadışı silah bulundurduğu için hapsedildi.

The government supplied weapons to local militia.

Hükümet, yerel milislere silah sağladı.

Tell your men to drop their weapons.

Adamlarına silahlarını bırakmalarını söyle.

It's against the law to carry weapons.

Silah taşımak hukuka aykırıdır.

What kind of weapons did they have?

Onların ne tür silahları var?

Fadil stashed the weapons in the car.

Fadıl silahları arabada sakladı.

Japan should not spend much money on weapons.

Japonya silahlara çok para harcamamalıdır.

They seem to be worrying about nuclear weapons.

Nükleer silahlar hakkında endişeleniyor gibi görünüyorlar.

We will destroy our nuclear weapons with America.

Biz Amerika ile birlikte nükleer silahlarımızı yok edeceğiz.

The treaty bans the use of chemical weapons.

Antlaşma, kimyasal silah kullanımını yasaklar.

The guards are aiming their weapons at Tom.

Gardiyanlar silahlarını Tom'a hedefliyorlar.

- Hand over your weapons.
- Hand over your firearms.

Silahlarınızı teslim edin.

Dan was known to have high-powered weapons.

Dan'ın yüksek güçlü silahlara sahip olduğu biliniyordu.

The United States has still got nuclear weapons.

Amerika Birleşik Devletleri hâlâ nükleer silahlara sahiptir.

- No weapons were found.
- No weapon was found.

Hiçbir silah bulunamadı.

Did you forget your weapons in the car?

Silahlarını arabada mı unuttun?

We have better weapons than the enemy does.

Biz düşmandan daha iyi silahlara sahibiz.

They seem to be concerned with nuclear weapons.

Onlar nükleer silahlardan endişe duyuyor gibi görünüyorlar.

Tom was wanted for an illegal weapons possession.

Tom yasadışı silah bulundurmaktan aranıyordu.

The museum has an exhibit of ancient weapons.

Müzenin bir eski silahlar sergisi var.

China is working to modernize its weapons program.

Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.

Nuclear weapons are a threat to all humanity.

Nükleer silahlar tüm insanlık için bir tehdittir.

The dragon can't be killed with ordinary weapons.

Ejderha sıradan silahlarla öldürülemez.

Because as of today, they're not defined as weapons.

çünkü bugün itibariyle silah olarak tanımlanmıyorlar.

There's an exhibition of ancient weapons at the museum.

Müzede eski silahların bir sergisi var.

This fighter jet is one of Russia's fastest weapons.

- O savaş jeti en hızlı Rus silahlarından biri.
- Bu savaş jeti, Rusya'nın en hızlı silahlarından biridir.

The use of chemical weapons is a war crime.

Kimyasal silah kullanımı bir savaş suçudur.

The police didn't find any weapons in Tom's garage.

Polis, Tom'un garajında ​​hiç silah bulmadı.

The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.

He contends that nuclear weapons are necessary for national defense.

O, nükleer silahların ulusal savunma için gerekli olduğunu iddia ediyor.

He argued that nuclear weapons were a threat to peace.

O, nükleer silahların barış için bir tehdit olduğunu ileri sürdü.

Nuclear power plants are dangerous, not to mention nuclear weapons.

Nükleer enerji santralleri tehlikelidir, nükleer silahlardan söz edilmemeli.

Tom was accused of selling weapons to a terrorist group.

Tom terörist bir gruba silahlar satmakla suçlandı.